Ne şekilde geldiğini bilseydi zaten, bilirdi kim olduğunu?
Kim olduğunun ne şekilde geldiğinin altında gizlenmiştir
Ne şekilde geldiğini anlatalımda sende tanı kim oluğunu?
Dünyaya gelişin yani doğumun bebeklik üzerine değil midir?
O bebekliğini anlamazsan, kim olduğun sana gizli değil midir?
Çünkü sen dediğimiz şey, yani kimliğin hüviyyetin her şeyin.
Bebeklik üzerine inşa edilmiştir, temelin o bebek değil midir?
Şu halde bebek dediğimiz şeyin, maneviyatta ki manası nedir?
Öyleya maddede ki anlamı gibi, maneviyatta ki anlamı nedir?
Zahirde ki bebeğin batında ki anlamı, nefsin doğuşu demektir.
Yani her doğan bebek, Nefsaniyeti temsilen doğmuş demektir.!
Yok eğer değildir dersen, bebeklerin ağlamasını nasıl açıklayacaksın.
Karnı doyunca susmasını, kıskançlıklarını korkularını ne yapacaksın.
Dahada büyüdükçe egosunu bencilliğini huylarını çöpe mi atacaksın.
Bebeğin bu sıfatları yoktur dersen, kim olduğunu nasıl anlayacaksın?
Bir zamanlar sende böyleydin, ağlayarak Dünyaya gelmedin mi?
Karnın doyunca sustun, hastalanıncada yeri göğü inletmedin mi?
Büyüdükçe dediğinde direttin, sürekli oyuncaklar istemedin mi?
Kıskançlıktan tırnaklarını yiyip, ağlayışları zevk edinmedin mi?
Elbette edindin! Bu denilenler sana açık bir iftira değil ki?
Bu süreçten hep geçtik, bebek olmak aşağılanmak değil ki?
O yüzden sana yaşayıpta unuttuğun şeyleri hatırlatıyorum.
O unuttuklarınızı hatırlatıp, kim olduğumuzu tanıtıyorum.
Ama dersen ki ben Dünyaya bir bebek olarak hiç gelmedim.
Diğerleri gibi ana karnında büyüyüp, ana sütü de emmedim.
Ne bir gün ağladım, ne bir gün kıskandım, nede nefret ettim.
Ne diğerleri gibi aciz oldum, nede hayattan şikayetler ettim.
Eğer böyle biriysen, şimdiye kadar dediklerimi hep geri aldım.
Seni tanıyamamanın verdiği utançla bende yüzümü kızarttım.
Keza beşere değil, İnsan görünümlü Meleğe laflar söylemişim.
Bu cahillik bana bir ömür yeter, cehaletime de cahil kalmışım.
Bir Melek değilsen-ki değilsin-öyleyse söylenenleri dinle.
Sende vaktiyle bir bebektin, bebek olmadığını iddia etme.
Bebeklik sıfatları, senin öz geçmişinde ki kayıp özlerindir.
Göremiyorsun? Görememen alışmana bağlıdır, inat etme.
Alışkanlıkları yapa yapa zamanla görünmez olur.
Onlar bir parçan olurda, farklarıda bilinmez olur.
Buna misal, nefeslerdir, görmektir, tatmaktır vs.
Bunlara alışınca, onlar sende sıradanlaşmış olur.
İlk nefes aldığın anı, bugün yaşayabilir misin?
İlk gördüğün görüntüyü, artık görebilir misin?
Duyma, tatma, yürüme, seni sen yapan şeyleri.
Şu anda durarak, dün gibi hatırlayabilir misin?
Hatırlayamazsın! Çünkü bunlara zamanla alıştın.
Pek içeriğini bilmesende, sen onlarla olgunlaştın.
Burada ki en önemli duygu düşünme duygusudur.
Sen düşünmek duygunla, bazı tabularla tanıştın.
Bazı tabularla tanıştın, onları bir daha asla yıkamazsın.
Belki kenarından bir parça ama bütüne dokunamazsın.
Çünkü onları sen yaptın, ellerinle yıkmaya kıyamazsın.
Diyelim ki kıydın, bu sefer de korkularını aşamazsın?
Korkularını aşamazsın, zira doğrularında bir tabudur.
Onlara sen doğru demişsin ki buda başka bir tabudur.
Ortada doğrular, yanlışlar, korkular, sen tabusu vardır.
Bu tabu karmaşasında gerçekliğinde özel bir tabudur.
Gerçekliğin özel bir tabudur, eğer o tam tanınmazsa.
Bazı parıltılarıda yetmez, tam kaynağına ulaşılmazsa.
Tam kaynağına ulaşılınca, ortada hiç bir tabu kalmaz.
Kim olduğunuda anlarsın, sevginde sınırlar kalmazsa.
Sevginde sınır kalmazsa, tabu dağların buz gibi eriyiverir.
Sevgi ruhların güneşi, tabuların buz dağlarına benzetilir.
Sevginde sınırlar varsa-ki sende illaki tabular hâlâ vardır.
Sevgi güneşin doğmamış, buzdağlarının birde altı vardır.
İşte dostlarım! gelmek istediğim nokta tam da burasıdır.
Aysberg’in üstü olduğu gibi altının daha büyük olmasıdır.
Bu aynı bilinç üstü ve bilinç altının karşılığına denk gelir.
Yani İnsanı bilinç altı yönetir, o da tabular vasıtasıyladır.
Nefsin tabuları örümceğin yaptığı o ev gibidir.
Bir hamlede yıkılsada, cezbedici güzelliktedir.
Nefsinin ağlarını tabular aracılığıyla örerken.
Seni ağına düşürürde, daima zehirlemektedir.
Bu zehirleyişte beşikten mezara kadar devam etmiştir.
Düşüncelerini uyuşturmuş, tabularınıda geliştirmiştir.
Onun içindir düşüncende ki o tabulara çok dikkat et!
Yoksa o tabular, senin üstünü çizmeye yemin etmiştir.
Nefs denilen de böyledir, evvela seni ağına düşürende.
Sonra seni zehirleyecek, hayaller yuvasına götürende.
Yuva öyle bir illüzyondur ki şaşırıp kalamazsın bile.
Aklın başından giderde, Cennet-i âlâ’dan düşleyende.
Toplayalım konuyu, sözler arasında mânâ kaybolmasın.
Fiziki doğum Nefs doğumudur, Ruhâniyetle karışmasın.
Bu mânâyı anladıktan sonra, diğerini anlamak kolaydır.
Sen Nefsini anladıkça, diğer yarını da kolayca anlarsın.
Ama dediğimiz gibi, sen evvela Nefsini bilmelisin.
Nefs dediğimiz şeyde egondur, sen seni bilmelisin.
Sen seni bilmen içinde geçmişine iyice bakmalısın.
Gerçeğin orada, bir arkeolog gibi onu çıkarmalısın.
Artık ben bu kadar anlattım gerisinide sen anla.
Anlaşılmayan yerleri varsa, kendini biraz zorla.
Zaten biliyorum dersen, senlik bir sorun yoktur.
Eğer bilmiyorsan-ki o zaman-tabularını parçala.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder