Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Senoiler - Rüya Kabilesi

Malezya'nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan Senoiler,araştırmacıların düşüncelerine göre, ruhsal sağlıklarını, sahip oldukları rüya kültürüne borçlular.



Dünyanın her yerinde görülen ruhsal bozukluklar, Senoi yerlilerinde kesinlikle görülmemektedirler. Bedensel sağlıkları ise ,kendileriyle hemen hemen aynı şartlarda yaşayan diğer kabilelere göre çok daha iyidir;örneğin sıtma hastalığına onlarda hiç rastlanmaz. Yüzyıllardır hiç bir cinayetin işlenmediği, hırsızlığın olmadığı bu toplumda insanlar barış, işbirliği,kardeşlik ,huzur ve mutluluk içinde yaşamaktadırlar. Bu insanların nevroz ve psikozlara karşı doğal bir bağışıklıkları vardır.

Bizler biliyoruz ki, sevgi, yardımseverlik ve barış duygusu içinde yaşayanlar,ilahi kanunlar gereği en yüksek korunma içindedirler. Bunun ne şekilde sağlanacağı idareci planların organizasyonudur. Senoilere, diğer kabileler hiç saldırmazlar büyülü bir güce sahip olduklarını düşünüp çekinirler.

Senoilere göre eğer rüyanızda tehlikeler içindeyseniz, dönün ve onunla yüzleşin. Eğer rüyanızda size zevk sunuluyorsa, durmayın kabul edin. Eğer biri size bir şey öğretiyorsa, onu dinleyin.

Etnoloji ve psikoloji dallarında Amerika'nın önde gelen bilim adamlarından biri olan Dr. Kilton Stewart yıllarca Senoilerle birlikte yasamıştır. Ona göre bu halk öyle gariptir ki; sanki yabancı bir gezegenden gelmiş veya en azından yabancı bir gezegenden gelen bir haberci tarafından çok derin bir şekilde etkilenmişlerdir. Senoileri diğer kültürlerden ayıran özellik; rüya kültürleridir. Bütün dünyaya örnek oluşturacak bir pratik rüya psikolojisi geliştirmişlerdir.

Senoilerin toplam nüfusu 12.000 olarak tahmin ediliyor ve esrarengiz biçimde bu sayı aynı kalmakta devam ediyor. Geniş bir alana dağılmış bir vaziyette,dağların otluklarında, küçük gruplar halinde yaşıyorlar. Bu otlukları temizleyerek tarla haline getiriyorlar ve bir kac yıl sonra toprağın verimi kaybolunca baska yere göçüyorlar. Senoiler günde ortalama 2 saatten fazla çalışmıyorlar ve her 5 yılda da göç edip yeni yerdeki yaşamlarını kuruyorlar.
Senoi kabilesinin günlük işleri arasında en önemli olanı görülmüş rüyaların değerlendirilmesidir.

Her çekirdek aile bir tür rüya kliniği oluşturur ve klinik her sabah kahvaltıda yeniden açılır. Orada herkese gördüğü rüya sorulur.
Aralarında genelde şöyle bir sohbet geçer:
"sen ne gördün bakalım ufaklık" diye sorar yaşlılardan birisi.
"Korkunç bir şeydi. Otların arasında gidiyordum,aniden karşımda bir kaplan belirdi"
"Ne heyecanlı,sonra ne oldu?" diye sorar yaşlı.
"Korktum. Mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde kaçtım . Kaplan beni kovalıyordu. Tam beni yakalayacağı sırada şansım varmış ki uyandım..."

Yaşlı Senoi cevap verir:
"Hımm. fena değil. Fakat daha iyi olabilirdi. Bildiğin gibi rüya kaplanı gerçek bir kaplan değildir. Sana hiç bir şey yapamaz. Eğer onunla tekrar karşılaşacak olursan, bu söylediklerimi düşün. O zaman kıpırdamadan dur. Korkuya kapılma,onun üzerine doğru yürü. Ve hala korkun geçmemişse bizi çağır, biz onu hep birlikte kovarız. Korkuyu yenersen kaplanı da yenersin. O zaman bir daha rüyalarına girmez, en azından bir düşman olarak girmez.

Bu Senoi rüya tekniğinin ana kuralıdır:
Bir düşman karşısında, bir korku karşısında hiç bir zaman geri çekilmemek. Daima karşı koymak! Düşman karşı konulmaz ise yardım çağırmak ve yardım gelene kadar dayanmak. Rüya düşmanını öldürürsen o senin arkadaşın ve yardımcın olarak tekrar dirilir.

Simdi de Senoilerin kabus türünden bir rüyayı nasıl yorumladıklarına bir bakalım:

Bir çocuk ,bizlere pek yabancı olmayan"boşluğa kayma ve ya düşme rüyası" gördüğünü söylediği zaman ona şöyle denir:
"Mükemmel, bu görülebilecek en güzel rüyalardan biridir!"

Fakat çocuk itiraz eder:
"Bu mükemmel değildi,dehşet vericiydi. Düştüm, düştüm ve sonra yere çarpınca uyandım.."
Çocuğa tekrar bir düşüş rüyası gördüğü takdirde ne yapması gerektiği anlatılır.
"Bu tür rüyalar fevkalade imkanlar sağlarlar. Bir kere orada derinliğin iyi ruhları vardır. Onlar aşağıda seni beklerler ve yere yumuşak bir şekilde inmeni sağlarlar. Onlar seni tanımak,sana imparatorluklarını göstermek ve sana hediyeler vermek isterler. Fakat sen bambaşka bir şey de yapabilirsin. Bu düşüşten,süzülme uçuşuna geçebilirsin, sanki uçan bir sincap veya uçan bir kurbağa gibi; yapacağın tek şey çok uzaklara doğru süzülmektir, nereye istersen."

Bu ise, bir Senoi çocuğuna aşılanan ikinci ana düşünce oluyor: Bir rüyanın negatif yanını pozitife çevirmek ve zevkli hale getirmek.
Senoi rüya manipülasyonunun üçüncü ana kuralına geldik. Bunun amacı, rüya görenin yaratıcılığını geliştirmek ve aynı zamanda topluluk ile olan bağlarını kuvvetlendirmektir. Kişiden,rüyaları aracılığıyla sadece hatıralar değil, başkalarıyla paylaşabileceği hediyeler istenir. Geceden gündüze getirilebilecek ve arkadaşlarla paylaşılabilecek bir hediye ne olabilir?
Bu bir şiir veya şarkı, bir dans, bir dizayn, bir resim, bir fikir ya da bir problemin çözümü olabilir.

Senoi 1932

Senoi yaşantısı ilkeldir. Onlar için herşey bir ruha sahiptir.
Bir Senoi için, rüyasında bir varlıkla karşılaştığında bunun gerçek bir ruh varlığı mı, yoksa kendi tahayyül gücünün yarattığı bir şekil olduğunun hiç bir önemi yoktur. Önemli olan, onun bu karşılaşmada ne yapacağıdır.
Rüya gören ile rüya varlığı arasında yakın bir bağlantı oluşursa,o zaman rüya gören kişi, onun "rehberi" olmasını ister. Her Senoinin rehber(ler)i vardır. Fakat bu rüya rehberleri, rüya görene göre üstün sayılmazlar, aksine onların çocukları olarak nitelendirilir.

Toplantı odasında rüya görüşmelerinde rüya hediyeleri sunulur, görüşler belirtilir ve eleştiriler yapılır. Çalışma grupları oluştururlar. Bunlar herhangi bir rüya objesini ele alırlar ve gün boyu bunu gerçekleştirmek için çalışırlar.

Tekrar bir rüya kuralına dönelim:
Bir rüya düşmanı karşısında hiç bir zaman geri çekilmek, aksine onunla savaşmak ve eğer gerekli ise onu öldürmek çocukların bu duygu ile yetiştirilmeleri sakıncalı değil midir? Bu onların gündüzleri de saldırgan bir tutum içine girmelerine neden olmaz mı?
Senoiler bilir ki, düşmanca veya tehdit edici bir rüya figürü, örneğin, kötü niyetli kaplan, genellikle rüya görenin kendi korkusu ve kendi saldırganlığından kaynaklanan bir yaratıktır. Bu nedenle, rüya düşmanını yenmek demek, kendini yenmek ve iç dünyasında korku ve saldırganlık düğümlerini çözmek demektir.

Normal şartlarda batılı insanın rüya hayatı değişmezken, bir Senoi bunu geliştirir ve bu öğretim çok sistematik bir şekilde devam eder. İlk olarak çocuk nesneler ve hayvanlar üzerinde kontrol kazanmayı öğrenir, sonra bunlarla aynı seviyede olduğunu hissettiği şekiller ve en son olarak da otoriter şahıslar ve Tanrılar gelir. Bu, başka şifa öğretilerinde ve C. C. Jung'un analitik psikolojisinde gelişmenin hedefi olan kişilik'te amaçlandığı gibi, ruhsal güçlerin uyum sürecidir.

Yaptıkları araştırmalar sonucunda Senoi halkını tanımış olan araştırmacılar, literatürde, Senoiden daha barışsever ve demokratik bir başka halkın tanınmadığı görüşünde hemfikirdirler.
-------*

SEVDA YÜCESOY 'un "Uykudaki Bilgelik: RUYALAR" kitabından derlenmiş bir yazı.
Resimler eklenmiş, İmlâ hataları giderilmeye çalışılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı