Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Yüksek benlik, dua ve şifa

Kitaptaki kahramanımız Tibet'li budist bir rahip ama öyle sıradan bir rahip değil, uçan kaçan cinsinden bir rahip, anlattığı şeylerde öyle kolay kolay hazmedilecek şeyler olmadığı gibi, hayatının çoğu münzevilik ve eğitimle geçen, geriye kalan hayatını da çile ve işkencelerin belirlediği, özlem ve inançları olmasa çoktan yok olup gidecek bir hayatın anlatıldığı bir kitap bu.

Her neyse, aşağıda alıntıladığım bilgi aslında benim hiç bir işime yaramadı, ama orjinal olması açısından paylaşmak istedim.
Galiba benim hatlarda ya bir bozukluk var, tıkandı baba hesabı tüm kanallar tıkalı ya da beceriksizliğim bilemiyorum ama hiç irtibat yok, olmadığı gibi değil dua küfürde işe yaramıyor. O yüzden yazılanlar kulağa hoş gelsede, o derecede boş şeyler diyebilirim benim için bu yazılanlar.

Hasılı Tibet denilen mistik dünyanın bakış açısıyla Yüksek benlik, dua ve şifa.
Alıntı:
Kahramanımız, kendine iyilik eden bir aileye, bende size bir iyilik yapacağım, duayı açıklayacağım diye söze başlar;
....
Bütün dinler duanın gücüne inanırlar, fakat pek az insan bu sürecin mekanizmasını anlar, pek az insan neden bazılarının dualarının gerçekleşip de bazılarının gerçekleşmediğini anlayabilir.
Batılıların çoğu, doğulu insanların oyma putlara dua ettiklerine ya da hiç dua etmediklerine inanırlar. Her iki beyanda doğru değildir.
Ben şimdi sizlere duayı mistisizm aleminden ve batıl inançlardan nasıl ayırıp, onu insanlara yardım için nasıl kullanabileceğinizi anlatacağım, çünkü dua aslında çok gerçek bir şeydir. O, kullanılması gerektiği gibi kullanıldığında, dünyadaki en büyük güçlerden biridir.

Dinlerin çoğu, her insanın "koruyucu meleği" olduğuna ya da onunla meşgul olup gözeten biri olduğuna inanırlar. Bu da doğrudur ama "koruyucu melek" insanın kendisidir, diğer benliğidir, hayatın öte yanında bulunan benliğidir. Yüksek beliği. Pek az insan, dünyada bulunduğu süre içinde yüksek benliğini görebilir, fakat görebilenler onu tam ayrıntılarıyla tarif edebilirler.

Yüksek Benlik, bizim yeryüzünde sahip olduğumuz gibi bir maddi bedene sahip değildir. O hayalet gibi görünür; bazen durugörü sahibi bir onu, ışıldayan mavi bir figür halinde, fiziksel bedenden biraz daha büyük ve bu bedene "gümüş kordon" diye bilinen bağla bağlı olarak görür ki bu kordon, birinden diğerine mesaj taşırken nabız gibi atar ve canlılıkla parlar.

Nasıl ki yeni doğmuş bir bebek, göbek kordonuyla annesine bağlıysa, bizde Yüksek Benliğimize bu gümüş kordonla bağlıyız. Nasıl bir kukla, kuklacıya bir parça iple bağlıysa, bizde kuklacımıza gümüş kordonla bağlıyız. Bu kordon, tüm renklere ait hızla dönen parçacıklardan oluştuğu için gümüş renginde görünür. Yeryüzünde yaptığımız herşey bu gümüş kordon tarafından Yüksek Benliğimize aktarılırlar. Yüksek Benliğimiz de, bize söylemek istediği herşeyi gümüş kordon vasıtasıyla bize gönderir; Bilgiler burada biz onları talep edinceye dek depo edilir. Yüksek Benlik, yeryüzünde ki bir bedene sahip olmamakla birlikte, yinede dünya bedeninin yapabildiği şeyleri yapmaya muktedirdir. Buna ek olarak o, dünya bedenin yapamadığı pek çok şeyide yapabilir. Örneğin, Yüksek Benlik dünyanın herhangi bir yerine şimşek hızıyla gidebilir, astral seyahat yapar ve gerekli olanı, gümüş kordon aracılığıyla bedene aktarır.

Dua ettiğiniz zaman, kendinize, Yüksek Benliğinize dua edersiniz, Eğer doğru şekilde dua etmeyi bilseydik o, duaları gümüş kordon aracılığıyla göndermemiz gerekirdi. Çünkü kullandığımız telefon hattı gerçekten çok kusurlu bir vasıtadır ve mesajın ulaşmasını güvence altına almak için, istediğimizi sürekli tekrarlamak zorundayızdır. İşte, dua ettiğiniz zaman çok uzun mesafeli bir telefon hattından konuşuyormuş gibi, mutlak bir berraklıkta ve söylediklerinizi düşünerek konuşun. Şunu da eklemeliyim ki, kusur Yüksek Benliğimizde değil, bu dünyada sahip olduğunuz mükemmel olmayan bedeninizdedir. Sade bir dille, dileklerinizin daima pozitif olmasına, asla negatif olmamasına dikkat ediniz.
...
Bazı insanlar, şifanın bir melek ya da bir ermiş ya da bir yatır tarafından gerçekleştiğini düşünmekten hoşlanırlar; fakat gerçekte her kişi kendi kendini iyileştirir ve bir şifacı, hasta bir kişiyi iyileştirme niyetiyle onunla irtibata geçtiğinde, şifa ancak hasta kişinin Yüksek Benliği aracılığıyla gerçekleşir.

T.LOBSANG RAMPA - İkinci Beden
s162, 163, 164

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı