Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Öğretici Rüyalar

Hiç rüyalarınızdan bir şeyler öğrendiğiniz veya kendinize dersler çıkarttığınız oldu mu?
Bu benim bazen başıma gelir, kendime küçük küçük derslerde çıkartırım, tabi bu her zaman olmaz, ara sıra olur.
Eğer böyle bir dersleriniz varsa, bunu duymaktan memnun olurum.
Ayrıca rüya deyince öyle uhrevi, ulvi vs. şeyleri kast etmiyorum, benim için rüya tamamen kişisel, içsel bir şeydir.

Geçen haftaydı, gündüz uyumuştum, uzunca bir rüya gördüm, tabi uzun olduğu için sadece son kısmını anlatacağım.
Bir adam oluyor, adamın kanatları var ve bir kuş gibide seri uçabiliyor, sonra ben bunu takip ediyorum, ben kendimi görmüyorum, ama sanırım bende uçuyorum ki onu takip ediyorum.
Oldukça uzak bir yere gidiyoruz, Sibirya'nın tundralıkları gibi ıssız yerler, kayalıkların dibinde bir Şaman oluyor ve onun yanına iniyoruz.

Kısa bir tanışma faslından sonra, uçan adam bir avuç fındık gibi tohumları Şamanın elinde ki kaseye döküyor ve bunları ezer misin diyor, Şaman da tabi deyince.
Uçan adam, tohumların içinde ki iki tane beyaz değişik tohumu ezmeden yapacaksın diye ekleyince, Şaman ona da tamam diyor ve çok hızlı bir şekilde, nasırlı ellerinde ki bir odun parçasıyla eziyor.
İçimden işinin ehliymiş hakikaten diyorum.

Sonra Şaman bizim uçana adama, kaseyi uzatıp buna kus diyor, bizimkide hemen hazırdaymış ki kusuveriyor.
(normalde kusmuktan hiç hazetmem) bir kaç metre öteye gidip, ben başlıyorum kusmaya, içimde ne varsa çıkıyor.
Sonra yanlarına geliyorum, Şaman kasede ki bu karıştırdığı şeyi bir yiyecek haline getirmiş, bana kaseyi uzatıp yer misin? diyor.
Ben de yemem diyorum...
sonrada uyanmışım.
Buradan kendime çıkardığım ders tuhaf gelebilir ama adam kusmuğunu adeta geri dönüştürüp yiyor ve bundan iğrenmiyor ama bense iğreniyorum.
Kendimde kibir sezinledim ve son bir kaç aydır örn. tavuk derisini filan atıyordum ki bu rüyayı görünce, jeton düştü. Gerçi öncesinde pek atmazdım ama bunu tam bilinçle de yaptığım söylenemezdi, en azından şimdiki gibi net değilmişim diyebilirim.
Zaten burada ki Doğa vahşi değildir! konusuda bu meyanda ilerledi ki bundan sonra tabağımda, bir şey kalması, ısrafa gitmesi çok mümkün görünmüyor.

Hasılı yanlışımı TAM anlamış oldum. =)
Başka değişlede ne halt yediğimi anlamış oldum=\



Rüya Ve Kader

Nisan ayının ortalarında kızım depresyona girdi, akabinde kendini kaybetmeler, korkmalar, kişilik kayıpları gibi tuhaf tuhaf şeyler yaşamaya başladı, resmen duyguları karıştı ve bunlarda ki akli kontrolü de sıfırdı. Hangi duygu öne çıkarsa onun kontrolüne giriyordu, bu bazen cinsellik, bazen korkular, bazen hayaller, öyleki tv ile konuşmadan tutunda, erkeklere aşırı ilgiye, oradan rüyalarını gerçek zannetmeye kadar içselinde ne varsa, ne duygu varsa, onların kontrolüyle hareket ediyordu. Baskıladığı ne duygusu varsa onlar dışarı çıktığı gibi, bizdende zaman zaman nefret ettiğini açıkça belli ediyordu.
Aslında herkesten nefret ediyormuş, helede mutlu insanlardan özellikle nefret ediyormuş, zira o çok mutsuzmuş...

Bir gece bana sabaha kadar tüm sıkıntılarını anlattı ki şaşırdım kaldım, normalde unutkandır, 6-7 yaşından beri ne yaşadıysa 22 yaşına kadar olan süreci bir bir anlattı ki acayipti, neredeyse hiç bir detayı unutmamış ve dilide çözülmüştü... (işitme engellidir kızım cihazsız da konuşamaz, cihazla bile kısıtlıdır)
O gün bam-başka bir kızım vardı karşımda, tabi o süreç fazla sürmedi, bir ki gün içerisinde diğer duygulara geçiş yaptı... Dediğim gibi kızım duyguları ne tarafa sürüklerse o tarafa gidiyordu.

Ayrıca eşimde bu olayla bilikte resmen zıvanadan çıktı, onunda psikolojisi darman duman oldu...
Kızım zaten işitme engeli yüzünden içine kapanık, derdini pek ifade edemeyen yönleride vardı, bunu biliyorduk, lakin böyle git-geller yaşamak, neredeyse aklını yitirmesi, bu olayı çok daha zora soktu.
Zor olan iletişimimiz iyice zora binmişti.

Çok geçmedi, 4-5 gün sonra hemen psikiyatrik yardım da almaya başladık. Kâh ilaçlar, kâh bizim telkinlerimizle kızım düzelme/sakinleşme eğilimine girdi. Bende hazır biraz düzelmişken Mayıs sonunda İstanbula götüreyim, iyi gelir, biraz kafası dağılır dedim. (Ne bileyim olayın daha kaotik bir hale gireceğini)
Neyse İstanbula kardeşimin yanına gittik, normalde kızımda zaten İst. severdi, gönüllüce gittik.

İlk günden sonra kızım gene dağıtmaya başladı, kontrolü zorlaşıyor, kafası karışıyor, saçma sapan şeyler yapıyor, kâh düzeliyor, kâh bozuluyordu, kısacası ayarı kaçmıştı gene, o haliyle hiç bir yerede götüremedim tabi, yoksa planlarım da müzeler, gezi yerleri filan vardı. Hatta İst. kartları filanda çıkartmıştım...

Ben çocukla uğraşırken, kardeşimde tutturmaz mı bu çocuk cinlenmiş diye... (haydaa al başına belayı...)

Ondan sonra bir cin muhabbeti aldı yürüdü, daha sonrada olay akrabalarada yayıldı, hoca aramaya başladı millet, yok Düzcede şu hoca varmış, yok Beykozda bu hoca varmış, vs.
Ben çocukla uğraşırken, birde milletle uğraşmaya başladım ki girdiğim bunalımın haddi hesabı yoktu, ama tabi ben soğuk kanlılığımı hiç bozmadım...
Zaten soğukkanlığım baştan beridir hiç bozulmadı, adeta bu olayların önceden böyle olacağını bekliyor gibiydim...
(onu en altta anlatacağım)
. . .

Derken tuhaf bir gelişme daha oldu;

Kardeşimle mutfakta karşılıklı oturup hem sigara içiyoruz, hemde kızımın hastalanması üzerinde konuşuyorduk... kızımda salonda uyuyordu...

Bir ara kardeşim;
"Ben hiç cin görmedim ama cin üzerine çok konuşma duydum" dedi.
ve der demez, birden irkildi kendini geriye attı, adeta elektrik çarpmış gibi oldu.

"Ben bu konuşmayı daha öncede yaptım!" dedi...
devamında, "Bu sahneyi de önceden aynen yaşadım!" diye de ekledi, titrek bir sesle.!!

Ben ne olduğunu anlamadım tabi!
Ne oldu, nasıl filan diye sorunca? 4-5 dk. sonra toparlandı,
"Ben rüyamda aynen bu sahneyi yaşadım, aynı gene seninle böyle karşılıklı oturuyoruz, kızın da içeride hasta uyuyordu, her şey aynıydı, ve ben sana gene aynı bu sözleri söylüyordum" dedi.
!?
"Rüyayı ne zaman gördün?" deyince, "kıştan, Şubat aylarında gördüğünü söyledi"
!?
Hatta o zamanda çok korkmuş, zira cin min değince normalde de çok korkar.

Kardeşime dedim ki;

"Ben yanlış bir şey yapmadım, ne gerekiyorsa onu yaptım...

Bak şuan aynı rüyanda ki gibi karşı karşıyayız ve aynı şeyleri konuşuyoruz...
rüyayı görende sensin ben değilim.

Keşke şöyle yapsaydın, keşke böyle yapsaydın, şu hocaya, bu hocaya gitseydin bunlar boş konuşmalar, olay hocalık değil, cin min meselesi de değil, bunda ısrarlıyım, çünkü olayın başlangıcını biliyorum, kızımı tanıyorum
" dedim.

"Ve sende ta 3 ay öncesinden, daha bizim olay patlak vermeden haberin olmuş!
Yanlış bir şey yapsam, burada nasıl olurdum?
Bu yaşadığımız şeyin adı
KADER başka bir şey değil.
ve yapılması gereken neyse bende onu yapıyorum/yapmışım ki
bak buradayım!" dedim...

Neyse uzatmayayım, kardeşim bu rüya dejavusu ve benimde söylediklerimden sonra biraz yumuşadı, ve bana hoca, cin filan ısrar etmeyi bıraktı.
Tabi bizim sülaledeki herkes prof.dr. olduğu için, onların ısrarları, akıl vermeleri hiç bitmedi. :)
. . .

Gelelim neden bu olayları bu kadar soğuk kanlı karşıladığıma, hatta eşim en çokta bana şaşırıyor, "Sen nasıl etkilenmedin?" diye, zira o da mahvoldu bu olay karşısında...
Birden evde bunalıma girmiş 2 kişiyle uğraşmak pek hoş olmuyor tabi.
Yapı olarak ne kadar sakin olsamda, dışıma belli etmesemde, içimde ki fırtınaları, çaresizlikleride ben bilirim.

Eşime dedim, "Ben aslında böyle bir şeyi bekliyordum, fakat ne olacağını, nasıl gelişeceğini bilmiyordum, çokta şaşırmadım o yüzden."

"Geçen sene rüyamda kızım beni dinlemiyor ne desem tersini yapıyordu, rüyamda beni sinir etmişti, adeta bana bir yabancı gibiydi, gibisi fazla resmen yabancıydı. Bir iki karede rüyaydı.
Sonra uyandığımda bu rüya boş değil bakalım hayırlısı, zaman ne gösterecekte dedim...
Ve dediğim gibide oldu...
Çok şaşırmadım...
Zira bazı şeyleri çoktan düşünmeye başlamıştım bile
"

"Senle farkımız; Sen şimdi şoka aniden girdin, şoktasın, bense o şoka bir yıl önceden yavaş yavaş girerek zamanla atlattım, sende sabırlı ol zamanla bu şoku atlatırsın" dedim...
"Gerçekten atlatır mıyım?" dedi.
O kendine hiç inanamıyordu!
"Tabiki atlatırsın" dedim.
Ve öylede oldu netekim.

Kızım şimdi o aktif dönemi neredeyse hiç hatırlamıyor, sadece hasta olduğunu hatırlıyor ama çok bir detay yok tabi.
Aslında eşimde çok farklı değil, bazı detaylar onda da yok.
Bu şundan oluyor, "BEYİN ŞOK ANLARINI YAZMIYOR" yazılanlar da bölük pörçük şeyler olduğu için, çok bir anlamı olmuyor... Bedeninde kendi içsel sigortaları var yani.

Hasılı Rüya ve Kader ile yolum 2016 da ki 1 olayla, 2 kez kesişmiş oldu...
Başka değişle de 2 rüya 2 kader 1 olay.
Olayı çok kontrol edemesemde, soğuk kanlılığım ve inadım ile süreçtede kararlı olmam, küçükte olsa işime yaradı.:)

Sonuçta OLACAK OLAN OLMUŞ...
Kader ağlarını örmüş, bense anca seyrettim, pek bir fonksiyonumda olmadı yani, herşey önceden belirlendiyse -ki belirlenmiş- zaten hiçte fonksiyonum olmamış demektir bu.

Ben, benden bekleneni yapıyorum!
Ben, kendimi inkarda edemiyorum!
Ben, bana biçilen role de sadığım!
Ben, istesem plan dışına çıkamam mı?
Çıkmak dahi plan dahilinde mi?

Hani sonsuz olasılıklar vardı?
Acayip bir şey bu...
İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş!
🙏
İşin garibide ben rol yapmadım, neysem oydum.
Benim açımdan herkeste böyle sanki!
Herkes rolüne sadık, aşkına sahip !!
Yapması gerekenleride aşkla yapıyorlar, aynı benim gibi…❤️

Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı