Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Maymun gözünü açtı!

Özgürlük kulağa hoş gelen güzel bir kavram.
Öyle ki politik malzemeden, mistik dünyaya, oradan bilime, ideallere, herkesin uğrunda mücadele ettiği, krallıkları deviren, devir açıp devir kapayan, nadide bir kavramdır kendileri.

Tabi özgürlüğü herkes kendince değerlendirecektir, ben özgürüm istediğimi de yaparım, kimse bana karışamaz da diyecektir, bunlar bu kavramın sosodur, biberidir, klasik söylemleridir.

Özgürlük deyince anladığım ve benim uyguladığım şey, bu bilindik söylemlerden farklıdır.

Özgürlük benim dışımda, bende uzakta bir duygu değildir. Bilmediğim bir duygu ise hiç değildir, onu çok iyi tanıyorum.
O ta çocukluktan beridir içimde olan ve benle büyüyen bir duygudur.
Ve onun beni ele geçirmesi gibi bir şeye asla razı olamam, özgürlük beni yöneten, beni yönlendiren, beni kendine tutsak eden bir duygu olamaz.
Ya ne olur?
Özgürlüğümü ben kontrol ederim, o beni kontrol edemez!

Onu bahane ederek onun için savaşmam bile, çünkü o benim kontrolümdedir. O benden bağımsızlığını ilan edemez, benden sonra gelir, benden önce gelemez!
Ben olmazsam sen de olmazsın diyemez!

Ben ne yaparsam, yap dersem, o onu yapmaya mecburdur.
Gerektiği zaman feda da edilir, gerektiği zaman baş tacı da edilir. Çünkü TABU'm değildir. Bir araçtır, amacım değildir.

Ben özgürlüğüm için yaşıyorum dersem, bu özgürlüğümün esareti altına girmiş olmam demektir ki bu özgürlük değildir benim için. ROBOT olmakla eşdeğerdir.
Hayır!
İnsan, insan kalmalı, robot olmamalı.

Özgürlük kendiliğimin içinde ki bir duygudur, ötesi değildir oraya kadardır.
Başka değişle de, ben özgürlüğüm için yaşamıyorum, veya özgür olduğum için yaşamıyorum, bilakis özgürlük ben yaşadığım için yaşıyor.
BEN 'liğimin için de sadece özgürlük yok ki, sadece ön planımda o olsun.
Bir sürü yönüm var, aklım, düşüncelerim, acılarım sevinçlerim, fikirlerim vs.
Dahası için de bulunulan dünyanın kuralları var, var oğlu var.

Şimdi buraya kadar yazdıklarım tuhaf gelmediyse, bunun nedenini biraz daha açıklayayım.

Özgürlükten özgür olmak!
Bu dediklerimin tek nedeni var!
Bugün!
Şimdi!
Yani an da kalmak, başka bir nedeni yok!
Özgürlük peşinde koşmak, benim açımdan kişiyi andan uzaklaştıran bir şeydir.

Şöyle ki;
An dediğimiz şeyde bazen acılar olur, bazen de sevinçler olur. An da her zaman mutlu şeyler olmaz.
An da acı bir şey yaşadığımda örn. bir kural beni kısıtladığın da, onu kabullenirim. Onu da yaşamam gerektiğini bilirim.
Çünkü onun altında HAYAT bana adeta bir bilgi sunar, ve onu alırım, almaya çalışırım.

An da kalmanın güzelliği budur, BİLGİ vardır onda, küçük/büyük gerekli/gereksiz hiç fark etmez, bu yaşayan bir bilgidir, hayal değildir, bir inanç değildir, bizatihi yaşanmış bir bilgidir bu.
Basittir, sıradandır ama en kalın kitapta ki bilgiden de daha kesindir, daha nettir.
Anlaşılmaz hiç bir tarafı yoktur, zira basittir.

Dinler... Bilimler... İdeolojiler...
Kendi içinde hepsi de mükemmeli vadeden, hepside kendince en doğru sistemler. Çok güzel iyi ki varlar!
Yalnız bu mükemmelliklerin bir bedeli var, hepside İMAN ve İNANÇ istiyor!
Bakıyorsun hepsinde de Update/Upgrade sistemi var, yani kendilerini ara ara güncelliyorlar!

Şimdi ben bunlardan birine inandım, bu sistem bir bilgiyi seneye, onu yanlışlayan bir güncelleme yaparsa, n'olacak?
Güncelleme geldi bak keyfine, yeni versiyonun tadını çıkart mı denecek?
İlkeler, prensipler, değişmezler n'olacak?
Öyle bir şey yok, her şey değişir!
Öyle mi?
Öyle!

Bye! bye!

Update/Upgrade olan bir sisteme İman edemem, çünkü bunları yapanlar da insanlar!
Kararlılık vadetmiyorlar, kararsızlıkta benim işime gelmez.
Şu halde insanlardan olan bir şeye niye iman edeyim! Onun dediği ile yolumu çizeyim!
Bu mümkün değil !...

Doğada Update/Upgrade yok! Hayatta yok! an da zaten hiç yok!
Belli şeyler var o deveran ediyor, o kadar.
Karmaşa yok! en mühimi de o zaten. Binlerce yıldır aynı, hiç değişmemiş!

Güncelleyen sistemler çok karışıklar ve hepside ayrıca benim hayal gücüme muhtaçlar. Hayal gücümü kullanmazsam öyle bir sistem bile yok!

Teknoloji güncellemeyi kaldırabilir nihayetinde yazılımdır, gereklidir, lakin insan güncellemeyi nasıl kaldırabilir?
İnsanım, yazılım değilim ki ben!

İnsan denen Memleket!
Toparlayacak olursam, an da durmak güzel bir şey, tabi bu güzelliğinde bir bedeli var, Yalnızlık!
Bu yalnızlık aynı zamanda en güçlü yanınız da olur, bu yazıyı yazdıran bilgi bile o yalnızlıktan gelir, kimselere ispat edecek bir deliliniz olmadığı gibi, güdülecek bir davanız bile kalmaz.

İnsanlardan olanı reddettiğiniz için, sizden daha büyük inkar edeni yoktur, lakin an da olanı kabullendiğiniz de sizden daha büyük iman edeni de yoktur.

Öyle ki iman ve inkar bile kontrolünüz de olur.

Kontrol edemediğiniz şey siz değildir, bu noktada BEN demekte noksanlıktır, bu BEN değil, BENSİZLİKTİR.
BEN odur ki İnsan denen iç memleketin de her türlü tedbirini alabilen ve bunu katı bir şekilde uygulayabilen demektir.
Kendi içselinin kralı demektir.

Özgürlükmüş, İmanmış, İnkarmış, hatta akılmış bu memlekette, kafasına göre hareket edemez!
Ya ne eder!
Söz dinler!
Duruma göre hareket ederler.

İnsan denen iç memleketim de kimse sınırsız yetkilere sahip değildir, dokunulmaz hiç değildir!

Tek dokunulmaz vardır, o da hayattır, an'dır.
Her şey onun istediği gibi olmak zorundadır.
Tek davam ancak budur, o da tüm duygularım an'a göre hareket etsin diyedir.

Çok iyi biliyorum ki kontrolü bırakırsam, hepside coşacak ve beni peşinden koşturacaktır, yıllarca böyle yaşadım çünkü, bu koşuşturmacayı çok iyi biliyorum.

Maymun gözünü çoktan açtı!
Gayri koşuşturmacam olması artık mümkün değil.
Sufilerin "Her şey merkezinde" demesi de yanlış bir şey değilmiş. Tek sorun merkezin neresinde durduğun ki merkezden sapınca, hesapların da bayağı bi şaştığı gerçeğiymiş.
Özgür olmak mı? özgür kalmak mı?
Anı yaşamadıktan sonra ikisinin de bir anlamı yok ki !

Özgür olunca anı yaşarsın denirsede, bu mümkün değil!
Anı yaşamak için, özgürlük bana izin veremez, ona gerek bile yok!

Çünkü anı her hâlükârda yaşarım ben.


Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı