Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Sevmediğin ot!

İnsanın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş!
Hayatın içinde ki ilginçliklerden biride bu sözdür, neyi sezmezseniz o habire karşınıza gelir, ve sizi rahatsız eder, hemde öyle böyle rahatsızlık değildir bu, peki bu neden böyle olur?

"Sevmek" anahtar kelime.
Sevmediğiniz şeyleri hayat bir şekilde karşınıza çıkartır, daha doğrusu bir zamanlar sevdiğiniz, sonradan sevmediğiniz şeyleri çıkartacaktır.
Çünkü o şeyi artık sevmiyorsunuz ve o sevmediğiniz şeyde hayatın içinde varsa, hayat bunu İNATLA karşınıza çıkartacak demektir bu.

O zaman onunla savaşmayı hayat istiyorda denilebilir, zaten insanların anladığıda budur, ve o sevmedikleri ilede savaşırlar.

Mesele ya savaşmak değilse?

Dikkat edin "bir zamanlar sevdiğiniz şey" !...
Meselemiz bu.

Bu dinde de ve dinsizlikte de olur, BAZI kişiler aşk ile sevgi ile ÖYLE bağlanırlar ilk başta her şey iyidir, lakin işler sonunda okuya, araştıra derken kopma noktasına gelir.
Ve kopar.

Ondan sonra geçmiş olan şey ile adeta bir savaşım başlar. Bir zamanlar sevilen şey, artık nefret edilen şey olmuştur.

Dediğim gibi dikkat ediniz, bir zamanlar sevilen şey !...

Burada çok ilginç bir şey olur, insanlar sonradan bunu hem unuturlar, hemde pek bilmezler, burada olan AŞKIN KANUNU ile ilgilidir.

Aşkın kanunu bize der ki sevdiğini her türlü şart altında sevebiliyorsan bu aşktır, değilse o aşk değildir der.
Aşk mezara kadardır, pazara kadar değildir, adeta oyalama beni der.

Dahada netleştirelim.

Kişi dine girer, aşk ile bağlanır, gecesi gündüzü bam başka olur, çünkü huzuru bulmuştur, çünkü çok seviyordur, aşık olmuştur, işte bu tamda "aşık olduğu" hissi kalbine iyice yerleşince, zamanla kara bulutlar toplanmaya başlar, aşk yerini nefrete bırakmaya başlar ve akabinde gök boşalır.

Burada olan şudur.

Aşık oldum dediğiniz anda, artık aşkın kuralları devreye girer ve aşk sizden gerçek aşık mısınız diye sizi SINAR.
Yani aşık olduğunuz şeyin kusurları, kabahatleri tek tek ortaya çıkmaya başlar. Çünkü artık aşkınızı yavaş yavaş bilinmeyen yönleri ile tanımaya başlıyorsunuzdur.
Aşkın karanlık yüzü!

Mesele basittir.

Tüm bu kusurlara, kabahatlere, yanlışlara, olumsuzluklara rağmen onu genede SEVEBİLECEK MİSİN?
AŞKINI DEVAM ETTİREBİLECEK MİSİN?
Öyleye aşık, aşıkının kusurlarını, kusur olarak görüyorsa onu nasıl sevebilecektir?

Kusurlu olan sevilmez ki?
Anca kusursuz olan sevilir!

Aşık, aşkının kusurlarını gö-re-mez!
Aşkını kusursuz (güzel) göremeyende aşık değildir.

Sevgi bitti.
Aşk bitti.

Olay bu kadar basittir.

---

Şimdi bu olayda din/dinsiz diye bir ayırımda yapmadım, AŞK denilen şey, yani sevilen şey, her ne olursa olsun, sonunda ister/istemez DELİL ister.
Aşık imtihana tabi tutulur. Bundan kaçış yoktur.
O yüzden bir zamanlar sevdiğiniz şeye dikkat dedim! Artık o neyse!

Bu bağlamda başka bir şeyde, geçmişte sevdiğiniz ama şimdi sevmediğiniz şeyi sevin de demiyorum, o zaten dediğim gibi NEFRETLE bittiyse bitmiştir, o aşk gerçek bir aşk değilmiş, o ispat olmuştur. Bunda sıkıntı yok, olabilir normaldir. Fakat şurası var ki o sevmediğiniz şeyle savaşırsanızda, hayat onuda sürekli karşınıza çıkartmaya devam edecektir.
Bu da başka bir kanundur.

Bu sarmaldan kurtulmanın tek yolu, geçmişinizi bağışlamaktan geçer.
Öteki türlü dinsizseniz dindarlar, dindarsanızda dindarlar burnunuzun dibinden eksilmeyecektir.

Bu hayat böyle tuhaf bir hayattır.

Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı