ÖLÜMÜ ÖLDÜRMEK !
Asker değilseniz ölümü öldüremezsiniz!
Ölmeden önce ölmek sadece tasavvufi veya islami bir terimde değildir, bir münzevi, sufi terimide değildir, kadim zamanlardan beri bilinmektedir ki o korkularıyla savaş veren ASKERLER içindir.
Siviller için uygun değildir.
Sivil ölüm korkusunu yenip ne yapacak ki?
Ölse veya öldürse, bunlar sadece kendi içindir, sivilin olayı kişiseldir!
Atatürk'ün "Size ölmeyi emrediyorum" emri de askeredir!
İşte bu asla kişisel değildir!
İşte bu asla kişisel değildir!
Bir amaca, devlete, topluma, bütüne hizmet eden bir emirdir.
Örn. Tarihte ki Mitracılık askeri bir yapıdır.
Askerler ve devlet erkanı arasında yaygındır.
Böylelikle Batınî bağışıklıklarını da güçlendirirler.
Şimdi Hz.Muhammed de sadece gönüller sultanı değildir, aynı zamanda bir yönetici, bir komutandır, yani Askerdir!
Siz Allah'a (küçük cihat ile) yardım ederseniz, o da size (büyük cihatta) yardım eder... [Muhammed 7]
Parantezleri ben ekledim, buna başka türlü bir anlamda olmaz zaten.
Haydi Allah'a yardım edin bakalım, nasıl edeceksiniz?
Ben oyum, o benim, ben var mıyım, hiçim gibi süslü kelimelerle "sıyrılmak" da mümkün değildir söyleyeyim,
O YARDIM İSTİYOR?
Açık ve net...
Hah işte!!
İyi bir asker emri sorgulamaz, emri uygular!
Bu yüzden Mitracılık halktan uzaktır ve belli bir kesime hitap eder, bu yapısıysa rastgele değildir. Bir askerin veya devlet erkanı birinin en büyük korkusu "ÖLÜM KORKUSUDUR" onunla yüzleşmesi gerekir ki o asker, "Ölmeden önce ölsün" yani ölümü öldürsün ki ölümden korkmasın.
Bir yönetici de ölümden korkuyorsa o da devleti yönetemez!
Bir yönetici de ölümden korkuyorsa o da devleti yönetemez!
Temel mantık budur!
Örn. Şamanlarda halktan uzaktır, "ölüm korkusunu yenmek" üzerine eğitim alırlar, "Ölümü öldürmek" en öncelikli görevleridir.
Öyle ki KORKUSUZLUĞUN EĞİTİMİNİ ALIRLAR.
Şamanlar kendi derisini yüzmekten, onu haşlayıp ve etini yemekten, mezara girmeye, albızlarla, cinlerle evlenmeye kadar, her türlü "korkunç", "ÖLÜMCÜL" akibetleri önceden deneyimlerler...
Örn. Şamanlarda halktan uzaktır, "ölüm korkusunu yenmek" üzerine eğitim alırlar, "Ölümü öldürmek" en öncelikli görevleridir.
Öyle ki KORKUSUZLUĞUN EĞİTİMİNİ ALIRLAR.
Şamanlar kendi derisini yüzmekten, onu haşlayıp ve etini yemekten, mezara girmeye, albızlarla, cinlerle evlenmeye kadar, her türlü "korkunç", "ÖLÜMCÜL" akibetleri önceden deneyimlerler...
Böylelikle Batınî bağışıklıklarını da güçlendirirler.
Ki ölümle yüz yüze kaldığında o korkuyla baş edebilsinler, Şamanlıkla, az biraz ilgilenenler bilir ki "Şamanlar (batınî) savaşçıdır"
Ölümden korkanlara da Şaman denmez!
Ölümden korkanlara da Şaman denmez!
Onlarda halkları için yaşarlar, gerekirse kendini feda da ederler.
Şimdi Hz.Muhammed de sadece gönüller sultanı değildir, aynı zamanda bir yönetici, bir komutandır, yani Askerdir!
O yüzden onun, "Ölmeden önce ölün" emri de başta askerleredir!
Allah'ın askerine,
İslamın askerlerinedir!
Evvela küçük cihat!Sonra büyük cihat!
Olmazsa ne olur?Temel çürük olur!
"Küçük cihat" nedir denirse, günümüzde Din olayın siyasi mücadele yönüdür. Onda da ölüm korkusu tavan yapar. Ama tabi böyle bir soruyu soruyorsanız, hiç bu işlere yönelmeyin.
O komutan bir savaş dönüşü, "Küçük cihattan büyük cihat'a geçiyoruz" demiştir mesela, niye acaba?Siz Allah'a (küçük cihat ile) yardım ederseniz, o da size (büyük cihatta) yardım eder... [Muhammed 7]
Parantezleri ben ekledim, buna başka türlü bir anlamda olmaz zaten.
Haydi Allah'a yardım edin bakalım, nasıl edeceksiniz?
Ben oyum, o benim, ben var mıyım, hiçim gibi süslü kelimelerle "sıyrılmak" da mümkün değildir söyleyeyim,
O YARDIM İSTİYOR?
Açık ve net...
Belki rica, belki emir, belki tavsiye, artık ne anlaşılırsa..
O yardım istiyor!
Önce sen et, sonra Ben ederim diyor!
O yardım istiyor!
Önce sen et, sonra Ben ederim diyor!
Sizi deniyor yani, bakalım ne edeceksiniz?
Aslında ona yardım da edemezsiniz...
Aslında ona yardım da edemezsiniz...
Yardıma da ihtiyaç duymaz! Ama nedir samimiyetiniz test edilir böylelikle...
Ne kadar Topal karıncasınız ona bakılır.
Çoklarına göre o karınca boşu boşuna ölecektir?
Çoklarına göre o karınca boşu boşuna ölecektir?
Hah işte!!
İyi bir asker emri sorgulamaz, emri uygular!
Dünyanın her yerinde ki asker profili budur!
Ölmek yada Yaşamak yada Sonunu düşünmek.
Bir asker bunlara bakmaz, o emre bakar!
Emir öl diyorsa, o ölmelidir!
Savaştan da kaçılmaz, ölümden de kaçılmaz.
Emrin tekrarı da olmaz!
Kimse bilmesin, Halık bilsin kâfi!
Şimdi bu kadar şeyi şunun için anlattım, sanal alemde bir çok "BÜYÜK CİHATÇI" var, Yani uyanmış, aydınlanmış hatta Şeyh olmuş, boy boy videoları var, yazıları, kitapları var, danışanları var, her şeyden anlatıyorlar, Nefsten, Tanrıdan bahsediyorlar, eğitimler, kurslar veriyorlar, kendilerince güzelde anlatıyorlar ama nedir, bina ne kadar güzel olsada, temellerinde sıkıntı var.
Hala işin hayal tarafındalar, çünkü "KÜÇÜK CİHAT" yanları eksik, bu o kadar açık ve seçik ki, eksikliğin farkında bile değiller.
Eksik olsun ne farkeder ki? denirsede,
"Onun yardımı olmaz" fark bu.
"Önce sen, sonra 0!"
O her zaman yardım eder, sözünde de dururda, sen ne zaman sözünde durursun!
Durabilir misin?
Hiç bunu denedin mi?
Yapmadan nereden bileceksin?
Ona yardım ettin mi?
Ama sonuçta bana o yardım etti, engelleri aştım, uyandım vs. dersende, bu meseleden haberiniz olmadığı belli derim.
Şimdi dön kendine iyi bak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder