Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Uyanışı / uyandığımızı nasıl anlarız?

Bireysel yada kişisel olan acınız ızdırabınız, Evrensele sıçrarsa, o zaman uyanmış, daha doğrusu "UYARILMIŞ" olabilirsiniz. :)

Aslında herkes zaten uyanmıştır, uyuyan yoktur, sadece bunun farkındadır yada değildir olay budur.

Neyin farkı bu?

ACININ!

Acıya kontak yoksa, hayalden çıkılmamış demektir ki burada ki acı evrenseldir.

Ekonomik, ailevi, kişisel sorunlarınız mevzu bahis değildir.


Ne derler, "gerçekler acı hayaller tatlı."


Evrensel acıya "kontak" kurduğunuzda, kendi kabuğunuzu kırmış, haliylede BÜYÜMÜŞ, kimselerin bilmediği, önemsemediği, unuttuğu o acılara ortak olunca "UYARILMIŞ" ta olursunuz.

Fark budur.

Siz artık eski siz değilsinizdir, YENİ size hazırlıklı olun.

Bundan sonra sizin derdiniz diye bir şey olmaz, huzurunuz rahatınız konforunuz diyede bir şey olmaz.


"Ilgaz dağında bir çam devrilir, bir ucu size batar!"

Artık neyin nereden geleceğinide bilemezsiniz.

Mekan diyede bir şey yoktur, oturduğunuz yerden geçmişede geleceğede bağlanırsınız, kaçışta yoktur.


Yaşanmışlıklar boşuna değildi, ah! larda bir yere kaybolmadı.

Öylece duruyorlar.

Bunca feryat içinde Cenneti düşünmek, Nirvanayı arzulamak aydınlanmak istemek, çocukçadır. 

Çocuklar habire bir şeyler isterler!

Kaldı ki acılar da paylaşılmayı bekliyorlar, anlaşılmayı, keşfedilmeyi bekliyorlar ki azalsın!

Onları isteyen olmaz!

Onlar ne olacak?

Çeken çektiğiyle mi kalsın?

Ya sonra?

Atalarla bağı kes!

Evlatlarla alakayı kes!

Aynaları kır!


Karşında ki aydınlanacak ki sen aydınlanasın?

Aynanı parlat ki sende ışıldayasın?


Sen kaçarsan, ben kaçarsam, o kaçarsa, aynalarda kırılırsa, insanlığın içinde ki karanlıklar nasıl aydınlanacak? 

Hep mutluluk kovalayalım, hep isteyelim, acılardan da kaçalım, onları kim sağaltacak?


Allah'a yardım edin ki o da size yardım etsin! (Muhammed 7)


Allah'a yardım etmek mi? 

Yok daha neler!

Evet, ayettir bu!


İnsanlar habire ondan bir şeyler istemekten, onun da bir şeyler isteyebileceğini göremez oldular.

Çünkü istemeye alıştılar.


O elbette kendi muhtaç olduğu için değil, sizin için, öğrenmeniz, farketmeniz için o kendine yardım istiyor.

YAŞATARAK ÖĞRETİYOR!

Evrensele geçiş, istemekten vermeye olan geçiştir.


Uyarılmanın bedeli pişmeye talip olmak, o çocukla vedalaşmaktır.

Çocuklar o acıları yaşamamalı, oyunlar oynasınlar ;  büyüklerde oyuncakları bıraksınlar, gerçeklerle yüzleşsinler.


Ama! ama! ben hiç böyle hayal etmemiştim, böyle anlatmıyorlar.

O da lazım, bu da lazım, hepsi yerinde ve zamanında lazım.

Çocuklar birgün büyüyecek, büyükler birgün uyarılacak, uyarılanlarda olması gerekeni yapacak, Ona yardım edecek!

Nasıl olacak bu?

Nasılı yok, büyümek süreçtir büyüdüğünde, o gün geldiğinde bilirsin.

Maneviyatı da böyledir büyümenin, o çocukla defterlerin kapatılması için, o defter açılır ve hesaplaşırsın ve defter kapatılır ki, büyümeye geçersin.


Bu nasıl uyanış diyenlere? 

Bu zaten uyanış değil ki?  

UYARILIŞ !!

FARKEDİLİŞ !!


Baştada dedik (engelli ve hastalar hariç) uyuyan kimse yok, herkes uyanık, sadece büyümek istemeyenler, çocuk kalmak isteyenler var.

Kaç yaşına gelirse gelsin, böylesi fiziksel büyüsede ruhsal büyümez.


Büyümekse sorumluluk bilincidir, uyarılışta o bilincin anahtarıdır.

Anahtar kiliti açar, kilit kapıyı, kapı yeni bir bilince açılır ki git gidebildiğin kadar.

Selametle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2025 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı