Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Sevmediklerini, sevebiliyor musun?

 Yıllar önceydi radikal biri ile tanışmıştım, arkadaş sakallı sarıklı full şeriatçıydı, çokta sert biriydi.

O zamanda herkesle iyiydim, onunla da iyiydim.


Neyse bu bir gün, film gibi çok güzel bir rüya görmüş, Mekke'ye gitmiş, yollarda filan her şey çok güzelmiş, çok canlıymış, sonra tavaf etmiş filan, en sonunda da Kâbe'nin içine girmiş, bir bakıyor ki Kâbe'nin içi Atatürk resimleriyle dolu. 

Bu ne arıyor burada derken, o panikle uyanmış.😁


Şimdi o Atatürk'ü hiç sevmezdi, nefrette ederdi ama olaya bakın ki "tabusu" Kâbe'nin içinde karşısına çıkartılıyor.

Bazen işler öyle bir hal alır ki resmen rest çekilir, aynalar devreden çıkar, direk putun ile baş başa kalırsın, putta illa tapınılan anlamında değildir! 


Tabular da put olur ki kırmak mı gerekir, tapmak mı?


İşi bu noktaya gelenlerin işi hakikaten zordur.

Mesele tabular yada putlar değildir artık, sevmek yada sevmektir...

Ortada ne ayna vardır, ne yansıma vardır, gayri yön duygusuda yoktur, insanın içi dışı olur.

Gördüğünsündür.

Yargıladığınsındır.


İmanın inkardır, inkarın imanındır...

Ne olduğunun hiç bir önemi yoktur, ne olabiliyorsun o önemlidir...

Yepyeni bir günün şafağındasındır!

Sevmediklerini, sevebiliyor musun? 

Kızdıklarını, affedebiliyor musun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı