Bu yazıyı kabul ettiğim veya teşvik ettiğim için eklemedim, Arabi'nin ne zor bir durumda olduğunu görülsün diye ekledim.
Arabi'nin hiç bir zaman "kendi" bir hayatı olmamış, hep başkaları için geçmiş, yazmadığı zamanda zaten hastalanıyormuş.
Bugün yaşasaymış belkide ağır şizofren teşhisi bile alacakmış, ama o dönemde böyle bir şey belkide bilinmiyordu bile.
Neyse öyle veya böyle Arabi'yi her zaman sevdim, o benim gözümde edebi dünyanın bir kurbanıdır, ne çocukluğunu bildi nede normal yaşadı, bir yanda sevgili nazları, diğer yandan halkın istekleri derken, gerçekte Arabi'yi düşünen çok kimse olmadı.
Düşünenlere selam olsun...
- "Hayal gücüm o kadar ilerlemişti ki, sevgim, sevgilimi dış âlemde bedenleştiriyordu. Tıpkı Cebrail'in Resulullah'a bedenleşerek görünmesi gibi. Sevgilime bakacak gücü kendimde bulamazdım. Benimle konuşuyordu, ben de onu dinliyordum ve dediklerini anlıyordum.
Birkaç gün bana görünmedi. Boğazımdan yemek geçmiyordu. Ne zaman sofraya uzansam, sofranın kenarında durur, bana bakar ve benim duyacağım şekilde bana şöyle derdi:
Beni gördüğün halde yemek mi yiyeceksin?
Böylece yemekten vazgeçerdim. Buna rağmen açlık hissetmezdim. Onunla dolup taşardım. Ona bakmakla semizleyip şişmanladım. O benim için yemek işlevini görüyordu. Ona bakınca yemek yemiş gibi oluyordum.
Arkadaşlarım, ailem, neredeyse hiç yemediğim halde bu şekilde şişmanlamış olmama şaşırıp kalmışlardı. Çünkü günlerce hiçbir şey yemeden beklediğim halde açlık ve susuzluk hissetmezdim. Ama ayakta iken, otururken, yürürken ve dururken o hep gözlerimin önündeydi." -
İbni Arabi - Hatmul Kuran s54
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder