Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Bir Leylâm yok❗

Annesinin karnında güvendeydi, sıcak soğuk yoktu..

Göbek bağıyla direk beslenirdi, açlık tokluk yoktu..

Bebeklerin neye ihtiyacı varsa, orada onlar vardı..

Huzurun da bizzat içindeydiler, yalan dolan yoktu..


Bunları unutma pahasına, bebeğin alemi değişiverdi..

Dünyaya ters bakarken, yediği şaplakla ağlayıverdi..

Yoksa o feryatlar, zorlu günlerine bir işaret miydi?

Bebiş ne bilsin? Ağlarken gözünden yaşlar akıverdi..


Elbette bunları düşünecek, kaybolan yıllar olacak..

Ben kimim, niye geldim diye, zor soruları soracak..

Bazı cevaplar bulacak, bazılarını öylece bırakacak..

Ağlayarak geldiği dünyada, telaşla yollar arayacak..


Ancak çıkmaz yola girdiğinde, halleri nice olacak..

Geriye dönsem diyemez, ok yaydan çıkmış olacak..

Sonra ne aklı düşünecek, ne de mantığı çalışacak..

Mecnûn gibi kaybolup, çöllerde Leylâ'yı arayacak..


Mecnûn da varlık aşktır, kalp yanar tutuşur..

Gayrıları sevemez, hayalinde aslıyla buluşur..

Kuru bir hayali, hangi güç canlandırabilir ki?

Kuş uçmaz kervan geçmez, onu kim bilir ki?


Aşığın gözü kördür, gönül gözü kapalı değildir..

Aşkını daima tanır, varsayım yapacak değildir..

Mecnûn'un hayal dediği, gerçeğinde ötesidir..

Vuslat arzulu yoldur, beklenen gelen değildir..


Beklersen boşuna beklersin, o sana gelmez..

Sana senden yakındır, istesen bile gelemez..

Arada bir mesafe olsun ki o sana gelebilsin..

O seni bekler, peki sen ona niye gitmezsin?


Neden hayal gücü, insanı kendine tutsağı eder ki..

Sevgiliye sûret giydirip, sonrada sîreti özletir ki..

Yoksa sevgilinin sûreti, düşüncenin oyunu mudur?

Leylâ düşte Mecnûn düşlerde, bu nasıl hikaye mi?


Nerede olduğumu bilmiyorum, bildiğim onunlayım.

Onunla gerisi önemsizdir, onsuzkende onunlayım.

Onsuz güneş altında dursam, zifir karanlıktayım.

Onunla yalnızlıklara dalsamda, ilk yaratılıştayım.


Kara sevdaya düşene, tabipler neyle tedavi eylesin..

İlaçların şifası olmaz, normal tedaviyi terk eylesin..

Sevdalılar hasta olmaz, çözümler nasıl fayda olsun..

Kitaplara yanlış yazdılar, duyanlar bunu iyi bellesin..


Kara sevdanın yaşı yoktur, hasretteyse maşuk yoktur..

Hayallere gönlümüzü verdik, kimsede kabahat yoktur..

Kabahat ya aşkınlığımıza, ya da içkinliğimize gizlendi..

Gözümüz yolda kulağımız kapıda, gelen giden yoktur..


Ağlayarak geldik dünyaya, giderken ağlayacak mıyız..

Sevgiliye hasret olabiliriz, ebediyende olacak mıyız..

Sonuçta insan bebekliği dahil, tüm geçmişini unutur.

Yoksa hiç unutmayız mı? Hep burada kalacak mıyız..


Ey kendim artık arama! Hayalde bir Leylâm yok..

Gençlik akıp gitti, geleceğe yönelik bakiyem yok..

Sevdiğimin sevdiği kendim oldum, o sırra erdim..

Sevende, sevilende benim, başkada kimliğim yok.. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2025 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı