Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Fikir artıkları

Dışarıda yağan kar değildir aslında o tüm azametiyle göktelerin tonlarca ağırlığıyla düşen fukarayı ezen bir olaydır.
Sanır mısınız ki bu kar çok hafif bir şeydir?
Eğer öyle olsaydı kar yağdığında o fukaralar niye eziliyor?
Ciğerden gelen öksürükleri niye artıyor?
Neden daha soğuktan iki büklüm olup, kışın soğuğunda aa kar yağdı diye sevinemiyor?
Sevinemiyor çünkü kar demek sorun demektir, sırtında ki kamburlara eklenen yeni kamburlar demektir.

Yağan kardan fukaranın bir kârı yoktur.
Ekecek bağı bahçesi, tarlası da yoktur.
Sonuçta onun için hayat hep pahalıdır.
Bolluk bereketten, onun nasibi yoktur.


Yokluğun gömleği çok yoka olduğu içindir ki kar yağdıkça bir ürperti sarar fukarayı, ama ne çare ki elinden bir şey gelmeyecektir.
Öyle veya böyle bu hayata gelmiştir, zafere giden bir yolda da olmadığına göre, çekilen çilenin kutsal olmadığını bilecektir.
Boynunu büküp kaderine razı olacaktır-ki oluyor zaten-ve olduğu içinde ki ürpertisi hiç bitmeyecektir, bitmeyecek diyorum çünkü bu çile hakikaten bitmeyecektir.
Bitseydi veya bitecek gibi olsaydı eğer ben bu yazıyı niye yazaydım ki?

Fukaralık ateşten bir gömlek derlerken, fukaralık aynı zamanda buzdan kalıplarda demektir.
Diri diri hayat morgunda muhâfaza edilen, alelâde bir canlı türüdür fukara.

Gökten inan her beyaz şey saflığı temsil etmediği gibi, fukaralıkta sadece kışın çekilen sorunlar demek değildir.
Fukaralık 4 mevsim çekilen sorunlardır, yazın yanmak kışın donmaktır.
Karda bu sorunlar içerisinde, sadece bir tanesidir.

Ümit denilen şeyde, fukaraya olmayan efanevi bir ülkede sınırsız sonsuz saadetler vaat eden olağanüstü İnsanlık piyangosunu kazandıran ebedi tatil ihtimalide olmasa-ki onuda kazanaca belli değildir-bu fukaralık kapıya konulacak şey midir?
Kışın soğuğunda vicdan güneşinin hem ısıttığı hemde gözlerini kör ettiği insan görünümde ki kendine vicdanlı ama çevresine ketum bakan zevk-i sefâ kariyer düşkünlerimizde olmasa, fukaralık nasıl bilinsin değil mi?

Fukaralık bilinen-bilinecek bir şey değildir, fukaralık yaşanan-yaşanacak bir şeydir.
O yüzden buraya kadar yazdıklarımız, fikir olarak bildiğiniz gerçekteyse de hiç bilmediğiniz şeylerdir.
İdida etmeyede gerek yoktur, fukaralık içinde yaşanmadıkça bilinecek bir şey değildir.

Kaldı ki bir zamanlar içinde yaşanmış olsa bile, İnsan yaratılıştaki unuttanlığı yüzünden yaşadığı o günleri çok çabuk unutacaktır.

Yaşam ve yaşantıyla doğru orantılı şeyin adına ”bilgi” diyoruz.
Bildiğiniz şeyde yaşadığınız şeydir, yaşadığınız şeyse bildiğiniz şeydir.
Şu halde medyadan gördüğünüz, duyduğunuz bir takım şeyler bildiğiniz şeyler değildir.
Yaşadığınız şeylerse zaten bu anlattıklarım değildir.

Çok değil bir ay evde ki doğalgazı yakmayın bakalım.
Yırtık ayakkabılarla karda çamurda yürüyün bakalım.
İçiniz yanarken alamadığınız meşrubatı için bakalım.
Açlığı hiç saymıyorum, balsız böreksiz durun bakalım.

Fukaralığın içinde de ”bilgelik” vardır, o fukaralığın yani yok’luğun bilgisidir.
Parasız pulsuz bir yaşam sürdüren biri gibi, gerçek bir filozofta başkalarının bilgisine ihtiyaç duymaz.
O çöplerden karnını doyuran fukara misali, İnsanların artıklarından öyle şeyler çıkarır ki işte bu yazıda böyle bir mantıkla kaleme alınmıştır.
O yüzden bu yazıyı çöp olarak görenler elbette olacaktır-ki zaten bu yazı fikir çöplerinden derlenmiştir- ama bu yazıyı enteresan bulupta 2 satır bile yazamayanlar da olacaktır.
İşte onlar ne demek istediğimi anlayacak, ama cevap yazmakta zorlanacaklardır.
Çünkü bu sözlerde mana vardır ve manada ise sözler yoktur.
Orada sadece duygular vardır.

Duygu denen şey, sözlerin dizilmesinden olur.
Ortaya bir resim çıkar, sanatın dili böyle olur.
Yazı denilen sanatta, aslında resim sanatıdır.
Yazar kalemiyle çizer, resimi de fırçasız olur.

Filozof böyle olmalıdır, kalemiyle hayatı çizsin.
Görülmeyen noktaları da fikir ekranına getirsin.
Algılama sorunu yazıda ki manadan dolayıdır.
Filozof’lar atıklarla beslenir, buda böyle bilinsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı