Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Yazı ve Ortak Hayal

Yazı sanatının temelin aslında resim sanatı vardır, şuan bu yazıyı okurken kullanılan harfler birer mini resim/sembol/şekillerdir.
Daha doğrusu önce insan hayalinde şekillenmiş, oradan ortak hayale, oradan da bize ulaşan zamanla geliştirilmiş sembollerdir.

Söyleyeceğim şey garip gelebilir ama bu yöntem aslında insan doğasına pekte uygun değildir, sonradan geliştirildiği için bu harflerin doğada ki diğer tüm varlıklar gibi ruhu yoktur.
Ruhu olmadıkları içinde insan beyninde işgal ettikleri yer çok sınırlıdır.
Örn. hayatım film gibi gözümün önünden geçti denilen anlarda, bir takım resimler ve duygular hızla geçer ama yazılar geçmez, oysa insanoğlu yazılara çok önem vermiştir, o neden geçmez.
Rüyalarda da benzer durumlar vardır yazılar çok az yer tutar.

Dahası ortak bilinç/hayal dediğimiz şeyin insanlar ölürken insanlardan ayrılacağı meselesidir ki artık ortak bilince ait ne varsa, yazılar, sayılar, bilim dediğimiz fizik, kimya, dinler, öğretiler vs vs. şeylerin o insanın zihninden silinip gideceğidir.
Dediğim gibi bu şeyler neticede insan icadı olduğu için ruhları yoktur, lakin heptende ölüdür yokturda diyemeyiz, bu dünyaya aittir demek sanırım en doğrusudur.

Eskiden Türkler her şeyin bir ruhu olduğuna inanırlarmış, taşın toprağın, otun yaprağın, börtü böceğin, hayvanın hepsinin ayrı ruhu olduğuna inanırlarmış.
Tabii yaşamlarını da buna göre dizayn ederlermiş ki bu doğaya saygılı insanların ayakkabıların ucunun kalkık olması, yürürken ota çiçeğe zarar vermemek içinmiş.
veya tarımla uğraşmak toprak anayı yaralamak, kanatmak demekmiş ki o yüzden sadece hayvansal beslenmeyi tercih ederlermiş, tabii bunuda belli rituellere uyarak olarak yaparlarmış.

Olayı biraz daha açarsak, A, B, C, D, E, F ... gibi alfabeye ait ne kadar harf varsa, bunlar ortak hayalimizde var olan şeylerdir, ortak hayal denilen şey geçmişten bize miras kaldığı gibi, bizde bu mirasa bir şeyler katarak, onu dahada zenginleştirip geleceğe taşımaya çalışırız..
Ortak hayal hepimizin gizlice bir tuğla koyduğu sanal bir yapıdır.
Hal böyle olduğu için ortak hayale ellemeyiz onu şaşmaz kesinlikte bir bilgi olarak kabul ederiz. Yaratıcıyı bile yarattığı şeyler konusunda eleştirirken, kendi yarattığımız bu şeyi hiç eleştirmeyiz, araştırmayız.

Çünkü onu bizler yapmışızdır/yaratmışızdır o mükemmeldir, o noksansızdır, o doğrudur vs.

Tabii pek çok insanın böyle bir ortak yapının çalışanı olduğundan haberi bile yoktur, oysa aynı insan ister inanan istersede inanmayan olsun bir şekilde tanrıdan bile haberdardır, ama kendi elleriyle yaptığı ortak hayalden bi-haberdir.

Sonuç olarak ortak hayal karşımıza bir TABU olarak çıkıyor, bu yazıda bu Tabu yu haber vermek için gene aynı Tabu dan istifade edilerek yazılmıştır.

Hasılı her Tabu kötü olmaz ama onun bir Tabu olduğunu da bilmek gerekir ki herkesin gittiği yoldan gidip onların hatalarına ortak olmak, düşünce seyyahlarına pekte yakışmayacaktır.

Mevlana "İnsan düşüncedir, geriye kalan tarafıysa et ve kemiktir" der.

Bağımsız düşünebildiği sürece, gerçekler her-daim göz kırparlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı