Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Bilen Söylemez - Söyleyen Bilmez


Bilen söylemez söyleyen bilmez dedi, bilenler.

Bilenler niye söylemez, söyleyen neyi bilmez.
Bilen bildiğini söylemez, buna sebep ne ola ki.
Söyleyenin bilmediği gerçeği, nasıl bir şey ki. 

Söyleyen bilmez çünkü söyleyen çok konuşandır.
Şu şudur bu budur diye, sürekli kural koyandır.
Kendi kuralına da uymaz, boşa dolanıp durandır. 
Kısaca söyleyen bilmez, her konuda konuşandır.

Çok konuşur dini, siyaseti, hayatı kendince bilendir.
O bildikleriyle bakın, bu böyle diye ahkam kesendir.
Dinlemeye tahammülde etmez, biran da köpürendir.
Kimse bilmez de, kendi bilenlerin fevkinde bilendir.

Nefsiyle savaşmayanın fikirleri, kendine hoş gelir.
Nefs kutsal mabettir, fikirler putlara benzetilir.
Bu putlar durdukça, nefsle savaş hikaye demektir.
Onlar kırılacak ki işte o vakit, bilen bilen demektir.

Hasılı putlarını kıramayanlara derler, söyleyen bilmez.
Ne söylerse söylesin, bir hayal vehim, gerçeği bilmez.
Gerçek bilinmeyince, kıyasları da zanlarına göre olur.
Böyle olunca da söyleyen bilmez bilmediğini de bilmez.

İşte söyleyen bilmez açılımı, şiirle anca bu kadardır.
Sıra geldi bilen söylemeze, acaba onda olay nasıldır.
Bilmeyenler konuşuyor da, bilenler niye konuşmuyor.
Onlar konuşacakken, susması gerekenler konuşuyor.

Bunda tezatlık görünse de, tezat bunun neresinde.
Bilmeyen dururken, bileni suçlamak kimin haddine.
Bilmeyen çok konuşurken, o gürültü duyulmayacak.
Bilenin susmasın da ki sessizlik, rahatsız etti diye.

Bilen söylemez, sahte olsa da o huzuru bozmaz.
O sessiz dursa da, gözlerinden bir şey kaçmaz.
Bu göz baş gözü değil, ruh gözü, gönül gözüdür.
Bu göz olanı görür de, o gördüklerinde yanılmaz.

Gördüğün de yanılmayan, söylemiyorsa haklı değil mi?
Görünen gerçeklerse, gerçeğin tabiri acıtır değil mi?
Bu gerçek yadsınamaz, insanlar tatlı şeyleri severler.
Hayaller çok caziptir, o bırakışta bilen haklı değil mi?

Elbette haklıdır bilen, hemde yerden göğe kadar.
Zorla güzellik olmaz derler, ezelden ebede kadar.
Bilende onun için kaide dışına, istese bile çıkamaz.
İstisnalar haricinde, devam eder ta mezara kadar.

Anlayanın anlattıkları duyanın duymasıyla sınırlıysa.
Anlatılanlar fark etmez, karşının anlayışı kısıtlıysa.
İnsanlar konuşarak anlaşırlarmış! bu şehir efsanesi.
İnsanlar doğruları sevmez, kulaklarını da kapattıysa.

Anlayanlar sormazmış, anlatılanlar anlaşılmazmış.
Sözlerde mana olur, mana da ise sözler olmazmış.
Şiirler duyguyu verir, şairler geceleri uyumazmış.
Herkes kötülüklerini örter, üryan da dolaşmazmış.
                                  ♥ ♥ ♥

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı