Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

İnsan ne değildir!

Genelde bu tipte bir başlık, insan nedir olarak ele alınır ama ben İnsan ne değildir! diye ele alacağım, tabi önce İnsan nedir'e genede biraz, bakalım bakalım neler denmiş.
İnsan; tek damla kan ve bin endişedir! Sadi-i Şirazi
İnsan düşüncedir, geriye kalanıysa et ve kemiktir! Mevlana
Düşünüyorum, öyleyse varım! Descartes
İnsan; iki ayaklı, tüysüz bir yaratıktır! Socrates
Bunların hepside insan üzerine söylenmiş, kimisi itici, kimisi sevimli gelen sözlerdir, bu sözlerin hepside bir düşünceyi, bir felsefeyi de barındıran sözler olmakla birlikte, gerçekte insan nedir'i kısaca anlatılabilecek sözlerdir. Belkide bu sözler tamamını değilde bir yönünü anlatıyor dersek daha doğru olur.

Gerçekte insan UYUMSUZ bir canlı türüdür.
Yani, İnsan UYUMLU bir canlı türü değildir.
Bu kendi türlerinde ki ilişkilerden, çevresiyle olan ilişkilere kadar böyledir.

İnsan ne değildirin cevabı, kısaca UYUMLU değildir diyebilirim.

İnsan bu haliyle, en UYUMSUZ türdür demek yanlış bile olmaz, çünkü bu uyumsuzluğu yüzünden bu kadar çeşitlenmiş, bu kadar farklı farklı alanlarda kendini geliştirmiş, bunca dinler, felsefeler, idealler, ideolojiler geliştirmiş ve en önemlisi de hepside yek diğerini İNKAR ile bileylenmiş yollardır.
Hepside ayrı dünyaların öğretileri gibidir adeta.

Oysa bu insanların hepsi de BU DÜNYADA YAŞADILAR, peki bu nasıl böyle oldu?

Anahtar kavramımız UYUMSUZLUKTUR !...
Sırf uyumsuzluk olsun diye, sırf muhalefet olsun diye, başka bir yoldan gitmenin adıdır UYUMSUZLUK.
Baba oğulla, Anne kızıyla, kardeş kardeşle, arkadaş arkadaşla gün gelir yolunu ayırır. Başka başka yollardan giderler. Ya da başka bir insanla ASLA bir araya bile gelemezler, çünkü bir birlerine karşı uyumsuzdurlar.

Oysa aklın yolu bir dediler, bu söz varken, bu kadar ayrılıkların, ayrı fikirlerin oluşmasının sebebi AKIL olabilir mi?
Hayır, akıl değil!
Düşünce de değil!
Sonuçta düşünce de aklımız ile şekillenen bir şeydir.
İnsanın derinliklerin de yatan bir duygusudur bu, o duygunun aslında bir adı da YOKTUR ama insanlar onun etkisine ara ara girerler. Sezgi türü bir şeydir bu duygu.
Bu duygunun bir adının olmaması ise yerindedir, adı olmadığı için bilinmiyor, eğer insanlar bu duygunun adını bilselerdi, çoktan içini boşaltıp başka şeyler ile doldurmaya çalışırlardı...
Lakin bilmiyorlar!
Sadece özelliğini bilirler, yani UYUMSUZLUĞU, o da zaten bahsettiğim anlamda da değildir.

Bu duygunun yegâne bir özelliği vardır ki o da ROBOT olmayı reddeden, tamamen en İNSANÎ bir yönümüzdür. Bu yüzden İnsan UYUMSUZLUK denen şeyi, farkında olmadan sergiler.

Örneğin,
Hayvanlarda böyle bir UYUMSUZLUK özelliği yoktur, varsa bile çok çok azdır, onlar nasıl programlandıysa o şekil yaşarlar, çünkü programlanmaları o yöndedir, yani bir nevi ROBOTTURLAR, canlı olmaları, ruh sahibi olmaları onların ROBOT olma gerçeğini değiştirmez.
Bir timsah, milyonlarca yıldır aynı şekil gelmiştir, aynı nehirde, aynı derede, aynı şekil yaşar, avlanır, ölür ve öldürürler, bir timsahın başka bir şey olma şansı olmadığı gibi, hayır ben böyle yaşamayacağım demeside mümkün değildir.
Kısaca bu canlılar organik birer robotturlar. Neye programlandıysa, onun harici başka bir şey olma şanslarıda yoktur, tercih haklarıda yoktur.

Lakin İnsanın vardır !...
Bu hakkı her zaman bâkidir.

Her ne kadar onu kullanmayı çok bilmesede, bundan çok haberi olmasada, hatta adını bile bilmesede, o genede vardır.
İnsan her zaman bilindik o DOĞASI dışında, başka bir şey olur, zaten olmuştur, olduğu içinde bunca dinler, idealler, ideolojileri de geliştirmiştir.
----- 0 -----

Şimdi gelelim ESAS meseleye, bunca dinler, bilimler, idealler, ideolojiler başka bir şeye sebebiyet verir, Yani KAOS! oluştururlar.

Bu KAOS ortamında insan kendi gerçeğine ulaşmakta zorlanır, hatta imkansızlaşır, çünkü ondan hepside bir şey isterler, o şey öyle özel bir şeydir ki üstte bahsettiğim UYUMSUZLUK özelliğinin adeta kapatılmasını isterler.
Dinler, idealler, ideolojiler kendisine İNANILMASINI, sahip çıkılmasını, hatta savaşılmasını beklerler, haliyle buna göre de UYUMLU olmak gereklidir, hatta bu bir mecburiyettir hepsi içinde.
Yani bir kişi din, ideal, ideoloji vs. her hangi bir şeye tabi olduğunda, o insan UYUMSUZLUK modunu kapatmış demektir.

Genede ne kadar kapatılırsa kapatılsın, SIZINTILAR olur.

Bu yüzden de dinler kendi içinde mezheplere, idealler farklı yollara, felsefeler de aykırı fikirlere doğru çoktan yol alırlar, zatende almışlardır.

Ve tüm bu hengameden habersiz bir BEBİŞ, saf gözlerle bu dünyaya gözlerini açar.

Bu bebişlerden o kadar çok gözlerini açanlar olmuştur ki hepside "HER ŞEYİN HAZIR OLDUĞU" bir dünyada emeklemeye başlarlarken, bilmezlermiş ki bu emeklemelerinin ardında, kendilerini bir esaret bekliyor.
Bu öyle bir esaretmiş ki hangi yoldan giderse gitsin, o esaretin tam kucağına düşeceklermiş. Kaçışları yokmuş.
Bu bebiş,
Esir olduğunu bile bilmeyecekmiş, nereden bilsin ki?
Ona oku demişler o da okumuş...
Ona öğren demişler o da öğrenmiş...
Ona düşün demişler o da sonuna kadar düşünmüş...
Uykuda düşünmüş, uyanınca düşünmüş, hep düşünmüş...
Neyi okuduğunun, neyi öğrendiğin, neyi düşündüğünün de hiç bir önemi yokmuş, birileri yazmış o da okumuş.
Ondan ne beklenirse o bunu fazlasıyla yerine getirmiş, kâh dindar olmuş, kâh dinsiz olmuş, kâh bu ikisi arasında gidip gelmiş, ya da bunun birisinde olduğu gibi sabit kalmış, hiç fark etmemiş...
Çünkü bunlar zaten o bu dünyaya geldiğinde varolan şeylermiş!

Her şey hazırmış !...
----- 0 -----

Olaya şimdi tersten bakalım, bir ROBOTTA bunca HAZIR şey arasından, her hangi bir yolu kolaylıkla seçebilir, bu zor bir şey değildir. Zaten varolan şeyler arasından birini seçmek, seçim bile sayılmaz, "özel bir şey" ise hiç değildir.

İnsan ile Robot arasında ki en büyük fark budur ki ;
Robot ona ne sunulmuşsa, ona ne programlanmışsa onu seçer, ona göre hareket eder, aksini düşünemez bile.

İnsan ise isterse, seçmez, reddeder!
Öyle ki Tanrı bile emretse onuda dinlemez. Veya ben başka bir şey deneyeceğim der yapmaz, veya hiç bir nedeni olmadan, bir mazeret üretmeden genede yapmaz.
Canı istemediği için yapmaz!

Ne dedik! bu duygunun bir adı yoktur!
Adı olmayanın tarifi olmadığı gibi, bir mazereti de olmaz!
Can istemez!
Ötesi yoktur!

Dinlerde ki ilk insan hikayesi tamda böyle değil midir? Adem, Tanrıyı dinlememiştir!
Adem, ROBOT değilmiş!

Hikayeye göre Şeytan da dinlememiş, o da ROBOT değilmiş !...
Ama Melekler, işte onlar robotmuşlar...
İnsanı dinleyen, ona tabi olan, o da bir robottur. Söz dinlemek robotsal bir özelliktir, insan tek şartta söz dinler, sık boğaz edilmeyecek, emri vaki yapılmayacak, serbest kalacak anca o zaman bir ihtimal vardır.

İnsan olmak böyle bir şeydir, kural, kaide, doğru, mecburiyet, vb. şeyler onda SIKINTI oluşturur.
Akıl, mantık, düşünce gibi şeyler esasında HİÇ ama HİÇ insana göre bir şey değildir...
Bunlar insanın ayarlarını bozan, huzurunu kaçıran şeylerdir.
Helede bunlara uyacağım derken, o derinlerde ki insanlığından taviz vermek olur ki bu insanın kazancı, ne kazanırsa kazansın sıfırdır.

Eğer aksi olsaydı, İnsanlık bugün Şamanizm, Paganizm gibi inançlardan sapmazlar, daha ilerisine gitmezlerdi.
Çünkü bu eski kadim inançlarda UYUM olayı bugünün hiç bir öğretisinde yoktur, bu inançlar DOĞA ile TAMAMEN uyumluydular. Bugünün modern insanı bunu ASLA beceremez!
Zaten beceremediği de ortadadır.

Amma velakin;
İnsan içinde ki o en temel duygusunu dinleyerek, önce şehirleri, ardından da dinleri icat ettiler, daha sonra devreye bilimleri, ideolojileri de alarak, bunları da icat ettiler, KAOS içinde KAOS oluşturdular, gökteki yıldızlar kadar yerde de sayısız medeniyetler kurdular. Kimileri yok oldu gitti, kimileri bugünlere geldi.

Tüm bunların tek sebebi vardı, UYUMSUZLUK !...

İnsan yaşadığı sürece bu uyumsuzluk özelliği de varolacaktır, lakin bu uyumsuzluğunu birileri BANA uyun diye diretirse, işte bunun adı da ROBOT olmaktır.
Diğer yandan bu KAOS ortamıda bunu gizlemek için, en mükemmel ortamı da sunacaktır.
Tıpkı reklamda kinayen geçtiği gibi "KENDİNİ İNSAN ZANNEDEN ROBOT!" olacaktır.

Aynı zamanda KAOS 'lar fırsatlar da sunar, problem bellidir, cevapta problemin içindedir. Yani KAOS 'lar tamamen kötüde değillerdir, mesele onu iyi değerlendirip, fırsata çevirebilmektedir, bu da KAOS 'a dahil olmamakta gizlidir.
Bu nasıl olacak denirsede, anahtar UYUMSUZLUK demiştik, ötesi kişinin tercihidir.

Özetle İnsan içinde ki o sesi dinlerse, onun dediğini yaparsa, ne tür bir KAOS olursa olsun, onun dışında kalacaktır ve o asla ROBOT olmayacak demektir bu.
Bu her zaman böyle olmuştur.


UYUMA selam, UYUMSUZLUĞA devam !... ^_^

Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı