Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Rabb nedir?

Rabbul Alemin = Alemlerin Rabbi.

Rabbul Erbab = Rablerin Rabbi.

Aynı şey 


Erbab, sözlüklerde çoğul kullanılıyor, (resme bkz.

Oysa Arapçada başa "elif" gelince ismi taftil di galiba kelime ziyadesiyle "en" oluyor.

Yani 

"Kebir = büyük

"Ekber = en büyük"

"Rabb = terbiyeci"

"Erbab = en büyük/iyi terbiyeci


Diyeceğim öyle yada böyle "Rabbul Erbab" ta, "Rabbul Alemin" in verdiği manadan başka mana değil, yegane Rabb Allah, sözlüklerde çoğul kullanlımasıda "rabbler"i  kâle almak anlamına gelmez, ama varlıklarıda ispatlanmıştır, zira "Rabbin nas = İnsanların Rabbi" derkende aynı şey, bu insanlarında (ilah olarak) kâle alınacak anlamına gelmez.

Haliyle tek Rabb kâle alınır, o da "Alemlerin Rabbi" dir.

Ötekiler fasülyeden sayılırlar. 😊


Gelelim "Nefsini bilen, Rabbini bildi" ye.


Ama önce şuna bakalım, Ebu Cehilde, Muhammed'e sormuş.

"Rabbul Âlemin dediğinde nedir?" diye.

Çünkü Ebu Cehil, Rabb olayını bilmiyor değildi, "Rabbul beyt" (Kabe'nin Rabbi) olarak biliniyordu zaten, fakat İslam'la beraber, Rabbul Beyt > > > Rabbul Alemin'e evrilince, çokları gibi o da şaşırmış kalmış, kelimede anlamda farklı çünkü.


Hasılı İslam öncesi Allah ve Rabb'ta zaten biliniyordu ama daha dar bir kapsamlı olarak biliniyordu, hatta, putlara tapmaları bile Allah'a yaklaşmak içinmiş.

"Onlara, bizi Allah'a yaklastırsınlar diye kulluk ediyoruz" [Zümer3]


İbni Arabi de bu cümleyi iki taraflı ele alır, bir yönünde nefsini bilen, acizliğini bilendir, burada kişinin bildiği sadece acziyetidir, Rabbi anca kıyas yoluyla bilir.

Öteki yöne gelince kişi orada mucizevi bir hal yaşar, Rabb olur, cümlede "Rabbini bilen nefsini bilir" olur. Yani kavramlar yer değiştirir, bu  seferde Rabb'ten nefsinin biliş olur.

Hem tüme varım, hemde tümden gelim olur.!

Sonunda da bunlar hallerdir, gelirler geçerler.


Şimdi içimizde ki Nefs'i biliriz, o belli, Rabb ise gizlidir. 

O RUHUMUZDUR, 

Rabb = Ruhtur!

İnsanlar bunu bilmez.

Çünkü Rabb kelimesi kafa karıştırır, bu yalın bir Rabb kelimesidir, yani terbiye edicidir, efendi demektir, içinde İlah anlamı olmayan bir kelimedir.

Eğer "Nefsini bilen Alemlerin Rabb'ini bilir" denseydi işin şekli değişebilirdi,  ama "Rabb'ini bilir" denmiş.

Burada ki inceliğe dikkat edin!


Uzatmayalım burada Rabb denen ruhunuzdur, özünüzde budur, dolayısıyla, Rabbimle konuştum, özümle konuştum, özümden geldi vb. tüm kelimelerin kaynağı budur. 

Ruhunuzdur...


Bu ruhunda tıpkı nefs gibi terbiyeye ihtiyacı olduğu düşünülürse, bu Rabb'te dokunulmaz değildir, zaten dokunmakta gerekir, zira onun da derdi kişide yegane hüküm sahibi olmaktır.


Nefs... Ruh... Zihin...

İnsanın önünde ki engeller gibidirler, zira üçüde insanı teslim almak isterler, zira üçüde hükmetmeyi severler.


İnsan ne mi yapacak?

İnsan bilecek!

Kul ne? Rabb ne?

Nefs ne? Ruh ne?

Tekil ne? Çoğul ne?


İçinde ki kavgayı iyi analiz edecek... kaybolmayacak...

İçinde bir Rabb var doğrudur ama o Alemlerin Rabbi değildir, o kişinin ruhudur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı