Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Nezaketen söylenmiş sözler

Bazı büyük sözler insanlığa adeta nezaketen söylenmiştir, o sözün detaylarını çok fazla analiz edemeyenlerde bu sözlere meftun olurlar.

Köylü milletin efendisidir.
İlk başlarda kulağa hoş gelen, köylüyü onere eden bir söz olmakla beraber, iş uygulama gelince köylü milletin kölesi olmuştur.
Aslında her zaman köylüler köle muamelesi görmüşlerken, Cumhuriyetle birlikte sevgili Atamız bu sözü söylemiştir.
Tabii işi sadece sözden ibarette bırakmamıştır, köykent gibi modern projeleride yapmştır ama ömrü vefa etmemiştir.
Tabii Atamızın izindeyiz diyenlerde köykent projesine inatla, Tatil köyleri projelerine yönelmişlerdir ki adeta fikir çalınıp başka amaçlarla parası olana, elin yabancılarına memleket peşkehlenmiştir.

İzinden gidenlerde bu konuda tek bir çivi bile çakmamışlarıdır, bildiğim bir tek Ecevitin hayalim dediği bir projedir, onunda ömrü vefa etmemiştir. Hoş etse ne olacak ki %1 oy ile onu beğenmeyen, güle güle diyen gene halktır, böylelikle köykent gibi bir projeyide ebedi karanlığına göndermişlerdir.
Halk bile köylünün iyi olmasını istememektedir maalesef.

“Köylü Milletin efendisidir” diye desede Ata’mız.
Şehirde yaşayanda, hayır o bizim hizmetkârımız.
Bu köylünün kaderi, Tanrı onu onun için yarattı.
Bizi ucuza besleyecek, yoksa yok bizim rızamız.

Kulun rızası Tanrının kaderi oluyorsa, Tanrı kim?
Kader denilen şey insanın egosuysa o İnsan kim?
Kader alına yazılan bir yazıysa, peki suçlu kim?
Kim kime niye köle olur, kötülüğün efendisi kim?

Efendi dediğimiz köleler, sözde kölelerini beslerse.
O kölelerde bu vefanın fiyatını çok ucuz biçerlerse.
Kim köle kim efendi hakikat nazarında değişmişse.
Sözlerin ne anlamı kalır, herşey kaderden bilinirse.

Oh ne âlâ, kader deyip görmemezlikten gelin.
Kulağınızı kapatıp ama ben duymadım deyin.
Çoğu şeyi biliyorken cehaletiyse kisve edinin.
Konu ezilen olunca bunuda kadere havale edin.

Gerçek hiç öyle değil aslında ama edebim müsade etmiyor.
İnsanoğlu hayalde yaşıyor, gerçeğin âriliğine nazar etmiyor.
Canınıda yaksanız bu rüyadır deyip, gene uykuya gidiyor.
Kuzu postunda ki kurt olmuş, ne olduğunuda fark etmiyor.


Ez-cümle; Köylü milletin kölesidir.


İnsan mükemmel bir varlıktır.
Bu sözüde genelde Muhammediler Allahı daha fazla yüceltmek adına kullanırlar ki sözüm ona insan mükemmeldir.
Kuran insanın acizliğinden filanda bahseder, insanı pek öyle mükemmel bir seviyeye getirip oturtmaz, hatta esfele safilin diye hayvandan da daha aşağı seviyelerden filanda bahseder ki Tanrıdan ziyade Tanrıcılıkla meşgul olan kıvrak insan zekası, insanı mükemmel yapıverir...yersen tabii.

Ez-cümle; İnsan aciz bir varlıktır.


Demokrasi halkın kendi kendini idare biçimidir.
Bu sözde adeta beynimize kazınmış, daha doğrusu beynimiz yıkanarak yerleştirilmiş bir sözdür.
Oysa gerçekte Demokrasi halkın kendi kendini idare biçimi değil ; Demokrasi halkın kendi kendini idare "edememe" biçimidir.
Zira halk cahildir, koyundur güdülmesi gerekir, öyle her istediğinide seçemez, seçerse hata olur, bu hataları gidermek adına birileri onlara seçme işinde yardım ederler ki (BÖYLE İYİ İNSANLARDA VARDIR!!) işte bu noktada da "Zenginler" devreye girer.
Demokrasi bu anlamda yüksek bir platform sunar, o platforma vatanı sevenden ziyade kesesine güvenenler çıkar ki kafadan zaten halk baypas edilir.
Özetle seçimle gelenler zaten birleri tarafından önceden seçilmiş kişilerdir ki, halkın seçtiği zaten seçilmiş birini seçmekten öte bir şey değildir.
Dolayısıyla Demokrasi zenginlerin halkı idare biçimidir, ötesi ham-hayalliktir.

Ez-cümle; Demokrasi halkın kendi kendini idare "edememe" biçimidir.


Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün.
Bu da ilk başta kulağa hoş gelir, gerçek hayatta bu sözün geçerliliği yoktur.
Göründüğün gibi olmakla, olduğun gibi görünmek arasında fark yoktur, ikiside aynı şeydir.
Sokaklarda kimseyi çıplak dolaşırken görmeyiz, herkes giyinmiş bir şekilde dolaşır çünkü, çıplak dolaşmak ile göründüğün gibi olmakla, olduğun gibi görünmek aynı anlama gelir.
Zira bizler hep olduğumuz gibi görünsek saldırılara maruz kalırız..zira çevre çıplaklığı alışkın olmadığı gibi, olduğun gibi görünmeyede alışkın değildir.
Neticede insanoğlu korku temelli varlıklardır, asırlardır yeryüzünde hayatta kalmışsa, bu günlere değin gelmişse, bu onun korkuyla yaşamasından dolayı geliştirdiği bir özelliğidir.
Yaşamak için her türlü korkuyu hesap etmek gerekir ki kendimizi korumak bir refleks halini alır ki bunun içinde fikri kamuflaj dediğimiz, göründüğümüz gibi olmamakta vardır.
Yalan söyleriz, suçlanmamak için.
Riyakarlık yaparız, saklanmak için.
Korkular duyarız, yaşamak için.

Tabii insani değerler, kanunlar kurallar vs.ler vardır, tutupta keyfe-keder birini öldürmek, çalmak çırpmayı kast etmiyorum, beyaz yalanlar ve fikri boyut diyebileceğimiz kişisel noktada ki benliğimize gelecek olan zararı kast ediyorum ki kimse durduk yere örn. Tanrı vardır veya yoktur iddialarını ulu orta yapmaz.


Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Milletindir.
Sözün orjinali budur, sanırım ne manaya geldiğini bilirsiniz.
Bu sözde üsteki Demokrasi örneğinde olduğu gibi, söylendiği anlamdan çok, kullanıldığı anlam ile bütünleşir.
Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Zevginlerindir!
Bu memlekette zengin olanlara bakın, Hâkimiyet kimde siz karar verin.
Adamlar tüm bu kötülükler içinde, yani siyasi düzenler içinde zenginliklerine zenginlik katmışlardır ama genede bu düzeni beğenmezler..bu tuhaftır.
Bu bir şakadır aslında.
İsyan ediyor gibi görünerek aslında şükür etmektir bu, hasılı zenginlere bir şey beğendiremezsiniz.
Doyuma ulaşmış birine bir şey beğendiremezsiniz sonuçta.
Fakirin ise gönlünü bir kaç söz ile alırsınız, gereğini yapmasanız da uygulamasanızda sözlere inanır fakirler.

Ez-cümle; Hâkimiyet, bilâ kaydü şart zenginlerindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı