Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Gönül Mahkemesi / Kendini Yargılama

 Notlarıma bakınca 2000 yılında yazdığım bir şiirdir bu, bazı eklemeler ufak tefek düzenlemeler dışında temelde manası budur.

Bazen işler çığırından çıkar ve kendimizden başlayarak, ailemiz, çevremiz derkende Tanrıya kadar uzanan anlayışta, önümüze kim çıkarsa ne çıkarsa acımasızca yargılarız, bu bir ömür bile sürebilir, "bağışlamak" denilen olay haricinde de bunun bir sonu yoktur.

Bu yüzden bu şiir "bağışlanmayı bekleyenlere" değilde, "bağışlayıcı olanlara" ithâf olunmuştur.
Arada ki fark;

"Bağışla beni Tanrı'm" ile
"Bağışladım seni Tanrı'm" dır.

Biri affı bekleyendir.
Biri affı uygulayandır.

İyi okumalar..

Sanki bu zamana ait değildir gönül insanları.
Diğerleri gibi konuşsa da farklıdır bakışları.
O bakışların derininde asırların çilesi yatar.
Gençlik zamanlarında kocatmıştır yaşadıkları.

Onlar çile çekselerde, başkasıda çeksin istemezler.
Bilirler çile kötü şey, onun için hiç hissettirmezler.
Nasıl hissettirsin ki bu onların gönüllerine aykırıdır.
Gönüllerine aykırı olanı, diğerlerine gösteremezler.

Gösteremez onlar, gönül denilen kanuna aykırıysa.
Gönülde insanı kahreder, yapılan hareket yanlışsa.
Pranga vurulur, zindana girilir, gönülde gardiyansa.
Daha sonrada işkence başlar, içinede kapanılmışsa.

Huzur odası olan gönül, gayri bir işkence odası olur.
En acısıda pişmanlıklar, kendindende nefretler olur.
Ve gardiyanda işkenceleri sanığa insafsızca uygular.
Ne zaman biteceğinide bilenemez, her yan azap olur.

Adil kararı vermezsen, işkencelerin hiç bitmez olur.
Sen kendini kötüledikçe, iyiliklerinde görünmez olur.
Sen kendini kötülersen, kötülükleri üstüne çekersin.
Bunun başka açıklaması yok, tıpkı yazıldığı gibi olur.

Öyleyse kendini, sadece kötülemek uğruna kötüleme.
Kendini yargıla ama işkence kararını erkenden verme.
Eğer kendinin yargıcıysan, o yargıç tarafsız olmalıdır.
Yargılanan da suçu ispat olana kadar, masum olandır.

Bu kaide tüm yargılarda ki vazgeçilemez bir kaidedir.
Bir yargı böyle işlemiyorsa, Adalet onun neresindedir.
Şu halde kendini baştan suçlu olarak yargılıyorsanda.
Sonunun idam olacağı, mahkemenin başından bellidir.

Ey kendisini yargılayanlar, Adaletin kendisine tabi olun.
Kendinizi yargılayacaksanız da tarafsız bir yargıç olun.
Suçunuz ispat olana kadarda suçlu olduğunuzu unutun.
Velev ki suçunuz ispat oldu o zamanda bağışlayıcı olun.

Siz zaten kendinizi yargılayarak, cezanızıda çekiyorsunuz.
Süreçte ceza hafifliyor, neden bunu hesap etmiyorsunuz.
Dar ağacını gönüle kurup, yağlı ilmek boynununa geçince.
Karar başkasına kalmadan, kendi kendinize ediyorsunuz.

Dediğimiz gibi kendinizi yerdikçe, deliller aleyhte olur.
İyi yönleriniz hiç görülmez, mahkemenizde taraflı olur.
Siz gerçekte kötü değil, kötülük anca yanılsamada olur.
İyi birisi olduğunuz, kendinizi yargılamanızdan belli olur.

O halde gönül mahkemesi kurulunca, tarafsız olun.
Sadece aleyhte değil, lehtekilerin de tarafı olun.
Yani kasıt yoksa o şeyde-ki insan kusursuz değildir.
O masumu affedin, affın güzelliği ile de tanışır olun.

O masum sizsiniz, ey kendini acımasızca yargılayanlar.
Bir suçluda değildiniz, ta ki o masum yargılanana kadar.
Siz ki o masum yargılanınca, suçluluk hissine kapıldınız.
Masumluk bitiverdi, mahkeme salonuna çağrılana kadar.

Hangi yazılmayan günahın girdabında, kendini günahkâr saydın.
Aslını unutmanın peşin cezası mı? Kendini kendin cezalandırdın.
Ruhtan bihaber hikayelere kanıp, ruhunu kor ateşlere mi attın.
Ruhlar ölmez bilmez misin? Bencileyin onları ölümlü mü sandın.

Affetme işine önce kendinden başlamalısın, evvela kendini affet.
Sonra ailene, sonrada çevrene yönelip, akabinde de Tanrıyı affet.
Nasıl affedebilirim deme, hele ki Tanrı affonulur mu? Hiç deme.
İçsel af böyledir, her şeyi yargılayan hepsini de affeder, bilene.

Bilen olmak zor değil, denemek gerek, denemek içinde yaşamak gerek.
Önce kendini bir kumpasa sokup, akabinde de ondan kurtulmak gerek.
Hayalde yaratılanlar hayalle sınırlıysa, hayalide inkarla zorlamak gerek.
Tanrı bile affedilir -denemeyen bunu bilmez- affetmeyi tatmak gerek.

Anlayışlar çok çeşit, sizde bir türlü bizde bir türlü.
Bu şiir herkese yazılmadı, içerdiği anlamdan ötürü.
Yollar farklı fikirler değişik, mana manayı götürü.
Geriye kalansa kelimelerdir, o da duyguya sömürü.

İş bu şiirle deliller incelendi, nihâi kararda açıklandı.
Masum olan o insanlar acımasız yere kendini suçladı.
Masum olmayanlarda böyle bir gönül mahkemesi yok.
Masumiyet söyleneni anladı, anlamayansa baka kaldı.

8 Nisan 2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı