Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Bir yanlışın tam ortasında yaşamak.

Dün kalbiyle düşündüğünü sanan insan, bugün beyniyle düşündüğünü sanıyor, ve buna inanıyor, bu da tıpkı geçmişte kalbiyle düşündüğüne inanan insanın inancı gibidir.
Yani aralarında bir fark yoktur, oysa düşünce ne kalple nede beyinle olabilecek bir şeydir, bu ikisinin de ötesinde bir şeydir.
Lakin insan bilginin verdiği şarhoşlukla beyniyle düşündüğü sandığı için, her şeyi bildiğini de sanıyor.
Oysa fark etmiyor ki şu an "bir yanlışın tam ortasında yaşıyor"

Yarın bir gün insanlar ne beyinle nede kalple düşünülmediğini ispat edince-ki bu da edilecektir-bu günün beyinle düşündüğünü iddia edenlerin durumu tuhaf olacaktır.
Bir yanlışın kıyısında değil, bilakis tam ortasında yaşamış olacaktır.

Bu günün insanları kalple düşünen geçmiş insanlarına gülüyorlar, adeta onlarla dalga geçiyorlar, dünya düz diyenlere de gülüyorlar, daha bir sürü şeyler, dünya yuvarlak diye ispat olduya! herşey bitti.
Oysa dünya yuvarlakta değildi, Geoit denen bir şekle sahiptir, dahada ötesi vardır, dünya canlıdır, ruh sahibidir bunu şekle indirgemek bile yanlıştır ama gelin görün ki geçmişin yuvarlak zihniyeti elan hüküm sürmekte ve dünya düz diyene gülmekte, oysa onun yuvarlak dediği de gülünecek bir şekildir.
Dünya yuvarlak değildir!

Aslında tüm bunların sebebi "bilgi" denilen şeyin verdiği sarhoşlukla açıklanabilir, Bilgi insanı sarhoş eder!
Az bir şey bilmek, ve çok şeyi biliyormuş gibi, bilmeyenlerle dalga geçmek, onlara gülmek... garip bir durumdur.

Sen birilerine gülersen, gün gelir birileride sana güler.
Dünya "Etme bulma dünyasıdır" yani ne ekilirse o biçilir...

Algı değişince bilgi, bilgi değişince de algı değişecektir, o yüzden bu günün ne bilgisi/algısı varsa bu da gelecekte değişecektir ve çöp olacaktır, tıpkı geçmişin bu gün geldiği nokta gibi olacaktır bu.
Yani geçmişe siz güldükçe, gelecekte size gülecektir.

O yüzden "Bir yanlışın tam ortasında yaşıyoruz" dedim.

Düşünebiliyor musunuz?
Bilgi namına şuan ne biliyorsak o yanlıştır, o çöptür, bunu kabullenebiliyor musunuz!

Kabullenemiyorsanız, şu an ki bilgilerinizin dünyanın sonuna kadar dos-doğru olması gerekir ki şuan rahat edesiniz, yoksa bilmelisiniz ki şu an ki bilgileriniz gelecekte zaten çöp olacaktır.

Bilgi, sürekli gelişen, değişen yapısıyla yerinde durmaz, nasıl ki geçmişe nazaran şuan farklıdır, gelecekte şimdiye nazaran farklı olacaktır... illaki olacaktır.
 
Bizler ne mi olacağız?

Gelecekte ki torunlarımızın bizlere güldüğü bir nesil olacağız!!

Acı ama gerçek budur.
Çünkü bizde atalarımıza güldük... Torunlarımızda bize gülmese olmaz...

Tabi esas mesele gülüp gülmemekte değil, bizler şu an gerçeği de ıskaladık... Esas mesele bu...
Vurduğumuzu sandığımız noktalarda ise seraplar gördük, hayallere daldık, görmek istediğimizi gördük, başka bir şey değil...

Yanlış çağlarda, yanlış doğrular ile yaşayan insanlar varya!

İşte o insanlardan biride biziz !!

Bir yanlışın tam ortasında yaşamak...

Sarhoş çağlarda, bir yanlışın tam ortasında.
Hayaller savrulacak, sonsuzluğun yollarında.
Umut katil olacaktır, gerçeğin arayışlarında.
İnsan duygusaldır, duygusu yalnızlaştığında.

Neyi arıyorsun katili mi? ya ölenler yoksa?
Hayat bir senaryo, baştan böyle yazılmışsa!
Hak aramak haksızlık, haksızlıklarda haksa?
Bulduğun anca hayallerdir, daha ötesi yoksa!

Yok ötesi, çöllerde savrulan kumlardan başka.
Suya yazılan yazı gibi, bardakta kopar fırtına.
Oysa bu çölde ki her şey seraptır, yaşam bile.
Hep yaşama inandık, belki inandık inanmaya.

İyi geldi inanmak, boşluklar dolmasa bile doldu.
Hayaller kurgular mükemmel, olmasa bile oldu.
Herkesin gittiği yoldan gitmekse, en güzeliydi.
Kalabalıklar güven verdi, yol yoksa bile o yoldu.

Yaşamaya mecbursun, ölmek istersin ölemezsin.
Düşünmeden olmaz, zaten aksini söyleyemezsin.
Hiç düşünmediğin anın oldu mu? uykunda dahil!
Sen mecbursun ötesi değil, değilimde diyemezsin.

Şu halde irade dediğin şey iğretidir, salla gitsin.
Ben dediğinse izafidir, alınma üstüne yolla gitsin.
Senin sen olman, senin tasarladığın şey olamaz.
O da planın parçası, çekilmeli aradan solla gitsin.

Bir yanlışın tam ortasında, doğrular da doğru olmaz.
Herşey yanlışın parçasıdır, yanlışlar da doğru olmaz.
Doğruyu aramak, zaten en büyük yanlış değil midir?
En büyük varken, diğerleri yok olur, esamesi olmaz.
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı