Denenmemişliğin ardına bakmaca, düşünülmeyenin peşinden koşmaca !...
Arayış yollarında ruhunu kaybedip, sisler ülkesinde kaybolanı aramaca !...

Evren nasıl oluşmaz! - Ters Mantık

Evren nasıl oluştu?
Bu soruyu çok duyarız.

Pekâlâ
Evren nasıl oluşmaz! meseleye bir de böyle bakalım mı?
Bunu bilirsek belki önümüz açılır. Hep aynı açıdan bakmak, herkesin düşündüğü gibi düşünmek pek çözüm değildir çoğu zaman.

Evren varken evren gene oluşur mu?
Şimdi bir evrenimiz var ve bunun üstüne yeni bir katman gibi, evren oluşur mu?
Evrenin oluşması için, bu evrenin olmaMAsı lazım ki evren oluşsun değil mi!
Bu açıklama bizlere yeter mi, detaya inelim bakalım.

Bizler 1 kere doğuyoruz, kendimiz varken, tekrar içimizde veya dışımızda tekrar doğamıyoruz, bizden 2 tane hiç bir zaman olmuyor. adeta yer yok!

Evrende böyleyse ondan da 2 tane olmaMAsı lazım, evren de kendi kendinin üstüne doğamaz. yani ona da yer yok!
Başka evrenler aynı insanlar gibi vardır belki ama bu içinde yaşadığımız evren, kendi içinde iki tane olamaz.
Yani evrenimiz tek!

Hasılı evren varken, yeni evrenin oluşacak yeri yok! Ve evrenimiz tek.
Peki bu evren nasıl oluşabilir sorusunun cevabı, Anca evren olmadığında, yer müsait olduğunda diyebiliriz ki evren anca öyle oluşur.

Toparlayalım.

Evrenin oluşmaMA şartı, evren varken yerin müsait olmaması, alan olmaması, evren kendinin üstüne yazamaması.
Oluşma şartı ise, ortada bir evrenin olmaması.
Hasılı bize birde alan lazım.

Devam...

Şimdi üstte söylediklerimi nereden anlıyoruz, referansımız ne?
Tabi ki de içinde yaşadığımız bu koca dünya, gözlemler vb. az çok yeterli bizim için, en azından bana yeterli.
Hoş gerçi bize göre koca olan, evrenin karşısında nokta bile değil, koca dünya demek aslında içinde bulunduğumuz buhranın boyutudur. :)

Takılmışız bir "ilk" lafına gidiyoruz, oysa "ilk" diye bir şey yoktur, ilkler vardır... tekrarlar vardır...
5 dediğimiz sayı 1 in 5 kez tekrarıdır. Diğerleri de böyledir. Esas olay tekrardır.

Var olan şeyler, tekrarlanabilirler, bu özellikleri vardır.
Bing Bang denilen şey bile, bir tekrarın sonucudur, "ilk" değildir, ilklerdir. yani tekrarlanabilirlik bing bang içinde geçerlidir.

Peki bu mümkün olabilir mi?

İçinde yaşadığımız hayat tekrarlarla anlamlıdır. Onu anlamlı kılan sadece yaşamak değil, aynı zamanda ölmekte anlamlı kılar. Kimse ölmeseydi yaşam daha mı anlamlı, dinamik mi olurdu, yoksa daha mı anlamsız, statik mi olurdu?
Dinamik olmasaydı hiç bir kuş uçmaz, hiç bir balık yüzmezdi, hiç bir ceylan koşmazdı, nasıl olsa ölmüyorum deyip miskin miskin kalırlardı. Yaşam kendi kendini statiklik içerisinde yer bitirdi.

Bunuda toparlayalım.
Yaşam kendini tekrarlama yeteneğine sahip. Ve dinamiklik özelliğine.

Devam edelim...

Dünya, evren için bir tohumdan ötesi değil, bu tohum bu yeteneğini evrenin içinde olmasından dolayı almıştır. Yani yaşam yoktan değil, vardan değil. Kendini tekrarlama ile var olmuştur diyebiliriz, O dinamik olarak vardır.
Bir tohum içinde ormanı gizliyorsa, yaşam tohumuda kendi içinde tüm yaşamı gizler. Bu potansiyelin kendini göremeyiz ama gözlemleyerek fikir üretebiliriz.
Cansız dediğimiz şeyler bile bu anlamda canlıdır, yaşam da hiç bir şey cansız olamaz, değil mi ki onu TAM olarak bilmiyoruz, onu canlı/cansız diye ölçemeyiz bile.

Topladıklarımızıda toplayalım, Evren nasıl oluştuya şimdi bakalım birde.
Yer olmalı, alan lazım dedik.
Tekrarlama ve dinamiklik dedik.
Tohum ve potansiyel dedik.

Şartlar uygun olduğunu evren çiçek gibi açacaktır, zaten açmıştırda, açtığı içinde yaşıyoruz, açmasa bunca fırtına da kopmazdı, bu çiçek illaki bir gün ölecektirde, bu kaçınılmaz bir sondur.
Öldüğü gün yeniden de doğacaktır. Bu bir son da olmayacaktır.
Çünkü
Evren kendini yok ederek, kendine alan açmak zorunda! 

Tekrarlama böyle bir şeydir, tekrarlayan şeyide "ilk" noktasına getirip sıkıştırmak, sadece buna odaklanmak, insanın "ilk" sevdasındadır. Bunu ya Tanrı vardıra bağlayacaktır, ya da Tanrı yoktura bağlayacaktır. Odak nokta Tanrı.

Mevzu daha derin.

Bu evren 1 kere varsa ve bunu farkındalık, gözlem vb. sayesinde de deneyimliyorsak, bunun üstünde fırtınalar kopartıyorsak, evrenin var olduğunu biliyoruz demektir. Bunda bir sıkıntımız yok. Evren var. Sanırım bunu herkes kabul eder.

İşte bu "var olması" onun TEKRARLAMA yeteneği olduğunu da gösterir.
Evren kendini tekrarlamak zorundadır.

O zaman "ilk" diye bir şey çöpe gider.
İlkler var dediğim şey devreye girer ki zira işin içinde çoğul bir durum vardır, tekil değildir bu ve sayısı da bilinemez bir durumdadır.

1 evrenin içinden çıkamadık, ? sayıda ki evreni nasıl hesaplayacağız denirse.
Hele biri bir anlayalım, ötesini anlamasakta olur derim.

Kısaca ilk diye bir şey mantık olarak yok, tekrarlama denen şey var. Fakat Makro boyutta bu tekrarlama denen şey, adeta statikmiş gibi görünür ve ilkmiş gibi hissedilir.
Zaten günümüz insanı da bu Statikliğe kapıldığı için ilk 'i gözlemliyoruz zanneder. Ötesine geçemez.

Ötesine ancak sonunda geçilir ki sona gelince de bizim felsefelerimiz çöker. Çünkü son felsefesi veya düşüncesi diye bir şeyde çok yoktur.

Kim bilir bu durum belkide 1 evrenin kendi içindeyken kendini bilememesinden kaynaklanır, bu durumda bizlere öylece yansır. Bu evren varsa biz varız, yoksa yokuz gibi bir hisse kapılırız. Biz yoksak ötesinin berisinin de anlamı yoktur deriz gibi, daha ilerisine düşüncemizi kapatırız.

Bu çok saçma tabi, bu evreni bu evren içinde tanımlayamayız, dışına çıkmak gerekir ki tanımlayalım. Bunuda anca kozmik düşünce gücümüzle yaparız ki bu evrenin dışına bile çıkabiliriz.
Bunun cevabı "Ters Mantık" ta yatıyor, bu da herkes gibi düşünmemekten geçer. Zaten bunuda anlatmaya çalışıyorum. Amacım elbet bilgiçlikte değil, neticede ilk okul mezununun buna tahsilide, etiketide yetmez.

Yaşa ve öl ve de efsanevî ol!
Herşeyi patlat, azdan çok ol!
Sar en başa, yeniden inşâ ol!
Evrende yaşıyor, sonra sır ol!

14 milyar yıllık bir zaman diliminde bile çuvallayan bizler, ilk ve son konusuna çok takılmışız, bu Tekil ve Statik düşünceden kurtulmalıyız. Çoğul ve dinamik düşünmek zorundayız.
Evren hep vardı!
Bu statik bir düşüncedir. (öncesi yok)

Evren vardan var oldu!
Bu da statik bir düşüncedir. (öncesi yok)

Evren yoktan var oldu!
Bu da statik bir düşüncedir. (öncesi yok)

Evreni Tanrı yarattı!
Bu da statik bir düşüncedir. (öncesi yok)
***
Evren doğuyor, ölüyor!
Bu dinamik bir düşüncedir. (öncesi var, hemde bir sürü)

Evren dögülerini tekrarlıyor!
Bu da dinamik bir düşüncedir. (öncesi var, hemde bir sürü)

Evren kendini tekrarlamıyorsa, böyle düşünülüyorsa, bu statik bir düşüncedir. öncesi sonrası olsun olmasın fark etmez. Değil mi ki 1 evren üzerine düşünülüyor bu statiktir. O bitti mi düşüncede biter.
Ama
Evren kendini tekrarlıyorsa, işte bu dinamik bir düşüncedir, öncesi sonrası çok fark eder, değil mi ki ? sayıda ve sayısını bilmesekte, biliriz ki içinde yaşadığımız evrenin öncesi sonrası vardır. Onu oluşturan sebepleri vardır. Ve daha önceleride sonralarıda vardır, Bu dinamikliktir, o bitsede düşünce asla bitmez.

Hikaye hep devam edecektir.
Düşünce de hep var olacaktır.

Google böyle desede;
"düşünce nasıl oluşmaz" için hiçbir sonuç bulunamadı.

Tekrarlama denen şey varolduğu sürece, bu yazı gibi bir yazı, ? zamanda, ? boyutta, ? kişi tarafından gene yazılacaktır.
Bu Potansiyel olarak varsa-ki yazdığıma göre var demektir-Potansiyele inanıyorum..

1 kere yazılması, onun ? boyutta tekrar yazılması anlamına gelir ki gene yazılacaktır.
Ya da
Bu yazı ? boyutta pek çok kez yazıldı ki ben böyle diyenlerin tebessümüyüm. :)

Onlar benim için tebessüm ederken, bende onlar için tebessüm ediyor olacağım.  :)
Müthiş !!...

Sevgiler

? = Bilinmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ruhun tekamülü bedenleşme,
Bedenin tekamülü de doğalaşmadır!


Copyright 2008 - 2024 🇹🇷 @Felasife | Site haritası

Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi!

Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı